Taliban, süpergüç ABD'yi Afganistan'dan nasıl kaçırdı?

ABD yaklaşık 20 yıl sonra Afganistan’dan askerlerini tamamen çekmeye çalışırken, çözüm için birlikte masaya oturmak zorunda kaldığı Taliban’ın ideolojisinde büyük bir değişim yaşanmadı

Şeriat istediğini belirten Taliban’ın uyuşturucu ticaretindeki payı, soru işaretlerine neden oluyor (AFP)

11 Eylül 2001’de İkiz Kuleler’i yıkan saldırılardan El Kaide’yi sorumlu tutan ABD yönetimi, örgüte kucak açan Afganistan’a hızlı bir kararla askeri operasyon başlattı. Örgütün lideri Usame Bin Ladin yaklaşık 10 yıl sonra 2011’de komşu Pakistan’da öldürüldü ancak savaş bir türlü bitmedi.

2016’daki seçim kampanyası sırasında yurtdışındaki askerlerin önemli bir kısmını geri getirme vaadinde bulunan Donald Trump, Şubat sonunda Taliban ve ABD’nin aynı masada oturarak anlaşmasına izin verdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Üç ülkedeki onlarca Taliban mensubuyla görüşen New York Times örgütün neredeyse 20 yıldır süren savaşa rağmen nasıl masaya oturmayı başardığını anlamaya ve aktarmaya çalıştı.

2001’den sonra üst düzey yetkililer komşu Pakistan’da saklanırken, alt düzeydeki militanlar hem örgüte yeni elemanlar kazandırdı, hem de maddi kaynak buldu.

Kendisini “dış güçlerin desteklediği yozlaşmış yönetime karşı yerli güç” olarak sunan Taliban, geçmişte İngilizlere ve Sovyetlere karşı savaşan halkın önemli bir kısmının desteğini aldı. Sovyetlere karşı savaşırken Afganistan’a yardım eden Arap ülkelerindeki destek ağları yeniden canlandı.

Batı'dan gelen askerlere ve Afgan güvenlik güçlerine sıklıkla yapılan saldırılar, Taliban’ın ezilmesini ve Amerikan destekli yönetimin ülkeyi kontrol etmesini engelledi.

Taliban’ın Lagman vilayetindeki lideri Mevlevi Muhammed Kays, Amerikan gazetesine verdiği röportajda çok kayıplar verdiklerini, fakat ölenlerin yerini doldurmayı başardıklarını ifade etti:

Biz bu kavgayı ibadet olarak görüyoruz.
Bir kardeşimiz öldürülürse, bir diğeri Allah’ın emrine karşı gelmeyecektir yani kardeşinin yerini dolduracaktır.

Geçmişteki insan haklarına aykırı davranışlarını kınamayan ve terör eylemlerine verdiği desteği esirgemeyen Taliban, Afganistan’daki ABD destekli yönetime karşı çıkmaya devam ederek masaya oturmayı başardı.

29 Şubat’taki "Afganistan'a Barışı Getirme Anlaşması", Taliban'ın buna uyması halinde ABD ve müttefiklerinin 14 ay içinde Afganistan'daki askerlerinin tamamını çekmesini öngörüyor. Anlaşmaya göre Taliban'ın, El Kaide’nin de aralarında olduğu ABD’ye tehdit oluşturacak hiçbir şahıs, unsur veya yapının Afganistan’da bulunmasına izin vermemesi ve bu gruplarla iş birliği yapmaması gerekiyor.

Mart’taki anlaşmanın yapıldığı Katar’ın başkenti Doha’da bulunan Taliban siyasi heyet üyelerinden Mevlevi Amir Han Muttaki, anlaşmanın uygulanmasının barış için elzem olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:

Hapishaneler bizim insanlarımızla doluyken ve hala aynı Batılı sistemle yönetilirken, Taliban’ın evde oturmasını söyleyemezsiniz. Bu kadar fedakarlıktan sonra her şey aynı mı kalacak? Hiçbir mantık bunu kabul edemez. Mevcut hükümet yabancı para, yabancı silah ve yabancı fona dayanıyor.

Muttaki’nin de dediği gibi, anlaşmadan sonra Taliban durmadı ve bayram öncesinde Afgan güvenlik güçlerine saldırdı. Örgüt, anlaşmaya uyarak ABD güçlerini hedef almadığını öne sürüyor.

taliban-reuters.jpg

Afganistan'a Barışı Getirme Anlaşması’na, ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad ve Taliban Siyasi Ofis Başkanı Molla Abdulgani Berader imza attı (Reuters)


ABD’nin de desteğiyle 1989’da Sovyetler Birliği’nin ülkeden çekilmesini sağlayan ve iç çatışmaların ardından örgütü hakim konuma getiren bu şiddet eylemleri, Taliban’ı yönetimde görmek istemeyenleriyse korkutuyor.

Yaklaşık 20 yılda ölen on binlerce kişiye rağmen, Taliban’ın 60 bine yakın faal savaşçısı olduğu tahmin ediliyor.

Mevlevi Muhammed Kays, örgüte yeni katılımların camiler ve Kuran kurslarının yanı sıra, mevcut mensupların akrabalarından ve tanıdıklarından geldiğini belirtti. Afganistan yönetiminden yetkililer de yerel halktan destek gelmediği zaman, Taliban’ın Pakistan’daki göçmen Afganları bünyesine kattığını ifade etti.

Sosyal medya propagandasını güçlü bir şekilde kullanan örgüt, çoğu zaman mensuplarına para dahi vermeden, yalnızca onların gereksinimlerini karşılıyor. Taliban kontrolündeki bölgelerde yaşayanlar, un öğüten Mevlevi Muhammed Kays gibi, diğer yandan kendi mesleklerini yapabiliyor.

Uluslararası yardımla ayakta duran okullar da bu bölgelerde Taliban etkisinde. Kızların altıncı sınıftan sonra okula gitmemesi ve müziğin yasaklanması gerektiğini öne süren fikirler, bu okullarda etkili oluyor. Yardım kuruluşları da okulların tamamen kapanmaması için bu fikirlere karşı çıkamıyor.

ABD şimd Taliban’la anlaşarak IŞİD ve El Kaide’nin bölgede güçlenmesine engel olmaya çalışıyor. Ancak Taliban’ın bu örgütlerle işbirliğini tamamen bitirip bitirmeyeceği büyük bir soru işareti. Taliban’ın anlaşmada El Kaide için “terörist” ifadesinin kullanılmasına ısrarla karşı çıkması ve El Kaide’nin Taliban’la yapılan anlaşmayı “ABD’ye karşı büyük bir zafer” olarak nitelendirmesi de bölgenin bu örgütlerden temizlenmeyeceği şüphelerini artırıyor.


Independent Türkçe, New York Times

DAHA FAZLA HABER OKU