“Taliban, İslami değerlere inanmıyor, Afgan hükümetiyle görüşmeli ve saldırılara son vermeli”

Benan Kepsutlu, Independent Türkçe için Afganistan Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Javid Faisal ile konuştu

Afganistan’da, özellikle ramazanda artan Taliban saldırıları sonrasında işte böyle söylüyor Afgan Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Javid Faisal.

Oysa ki anlaştılar, anlaşacaklar derken şubat ayında Katar’ın Doha kentinde ABD Hükümeti ve Taliban’ı aynı masada nihayet görebilmiştik.

Bu anlaşma Afganistan’da Taliban tarafından gerçekleştirilen terör eylemlerinin “sonlanacağı” ve 11 Eylül 2001 saldırıları sonrasında ülkeye konuşlanan ABD’nin o toprakları terk edeceği anlamına geliyordu.

ABD tarihinin en uzun savaşının da sonlanması demekti.

Bir taraftan Donald Trump’ın seçim vaadini yerine getiriyor olması demekti.

 

Taraflar arasındaki flört süreci uzun sürdü.

Mekik diplomasisi, yılı aştı. 

Taliban tarafı, Eylül 2019’da Trump’a yeşil ışık yakmış, “ABD yeniden müzakere sürecine başlamak isterse, kapımız açık” demişti.

Ancak Afgan hükümetiyle masaya oturmak için Taliban’ın şartı, ABD askerinin çekilme sürecine dair bir takvimin açıklanmasıydı.

ABD ve Taliban arasında imzalanacak bu barış mutabakatı, Afganistan içindeki barış görüşmelerine de fırsat verecekti.


Şubat ayında nihayet tarafları yan yana görmüştük.

ABD adına Washington’ın Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad, Taliban adına ise Siyasi İşler Başkanı Molla Abdulgani Berader anlaşmaya imzaları attılar.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Doha’daki imza töreninde yerlerini aldılar.

Yüzler gülüyor, taraflar Afganistan’da yıllardır devam eden acının son bulacağına dair kararlılık vurguları yapıyorlardı.

Bu defa “kalıcı” ateşkes söz konusuydu!

Anlaşmaya göre, Trump, mayıs ayına kadar 5 bin askerini çekme taahhüdünde bulunuyor, barış anlaşmasının koşulları Taliban tarafından yerine getirilmeye devam ederse ABD ve NATO müttefiklerinin 14 ay içinde kalan askerleri çekeceği vadediliyordu.

Tarafların üst düzey yetkililerini kapsayan esir takası da önemli maddeler arasındaydı.


Oysa ki barış sürecinin asıl zorlu kısmı yeni başlamıştı.

Afgan gruplar arasındaki müzakere süreci…

Ülkede eylül ayında gerçekleşen seçimlerin sonuçları aylar sonra açıklanmış ve mevcut Devlet Başkanı Eşref Gani’nin zaferiyle sonuçlanmıştı.

Bu sonuçlar rakip aday Abdullah Abdullah tarafından reddedilince, Taliban ile müzakereler de çıkmaza girdi.

Çünkü ABD-Taliban arasında imzalanan anlaşma süresince dışarda bırakılan Eşref Gani, artık süreçte söz sahibi olmak istiyor.

Ancak Afganistan’daki seçim sonucunun ABD ve Taliban arasında imzalanan anlaşmadan sonra açıklanması ve Taliban’ın Eşref Gani’nin Cumhurbaşkanlığını tanımak istememesi, süreci zora sokuyor.

“En kanlı hafta” olarak tanımlanan son saldırılar bunun en açık örneği.

Bölge için böyle kritik bir süreçte, Taliban’ın artan saldırılarını, Afganistan Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Javid Faisal’a sordum. 


"Sorun, Taliban’ın barış anlayışındaki eksiklikte; “barış” sözcüğü, sahadaki uygulamada yerini bulmuyor"

- Sayın Javid Faisal, bizimle görüştüğünüz için teşekkürler. Öncelikle hayırlı Ramazanlar diliyorum.

Teşekkürler.

- Amerika Birleşik Devletleri ile imzalanan barış anlaşmasına rağmen, Taliban’ın saldırıları neden arttı? 

Teşekkürler Benan. Sorun, Taliban’ın barış anlayışındaki eksiklikte. Doha’da ABD ile imzalanan barış anlaşmasından bu yana saldırılarına devam ediyorlar.

O zamandan bu yana bin kişiye yakın sivili kaçırdılar, yaraladılar ya da öldürdüler, aynı zamanda ulusal güvenliğimizi tehdit edecek şekilde ülke genelindeki saldırılarına devam ettiler.

Bu bize Taliban’ın barış konusunda kararlı olmadığını gösteriyor. Bu konuda istekli değiller. Onların “barış” sözcüğü, sahadaki uygulamada yerini bulmuyor. 

- Bu onların barışa inanmadığı anlamına mı geliyor?

Görünüşe göre evet, barışa inanmıyorlar; çünkü saldırılarına devam ediyorlar. Saldırılar barış sürecini devam ettirmez.

- Eğer Taliban barışa inanmıyorsa, peki neden bir barış anlaşması imzaladı?  

Bu aslında Taliban’a ve ABD’ye sormanız gereken bir soru, ama net olan şey şu, uygulamada bir barışı göremiyoruz. Bu şekilde yorumlamak lazım.


"Taliban, İslami değerlerdeki insani vurgulara karşı çıkıyor"

- Peki bu saldırıların zamanlaması için ne diyeceksiniz? Çünkü şu an Ramazan. 

Taliban Ramazan’dan önce, Ramazan ayında saldırılarına devam eder. Sadece bu yıl da değil, geçmiş yıllarda da insanlara saldırmaya devam ettiler.

Afgan hükümeti Taliban’dan Ramazan’ın sonuna ve korona süreci bitene kadar ateşkes yapmasını tavsiye etti ve istedi; ancak Taliban bunu reddetti.

Bu da onların barışa inanmadığını, İslami öğretilere inanmadığını gösteriyor. Taliban, İslami değerlerdeki insani vurgulara karşı çıkıyor. 

- Afgan hükümetinin, Güvenlik Konseyi’nin bu saldırılara, Taliban’a karşı herhangi bir planı var mı? Önlemler neler?

Bizim bir görevimiz var. Halkımızı Taliban’dan, DAEŞ’ten ya da diğer uluslararası terörist gruplardan korumak, doğal afetlere ya da Kovid-19’a karşı önlemler almak bizim görevlerimiz.

Ulusal güvenliğimiz açısından barış sürecine katkıda bulunan bir duruşumuz var; ama aynı zamanda ulusal güvenliğimizi tehdit eden terörist grupları hedef alma konusunda otoritemiz var. 


"Biz de saldırmalıyız. Bu, kendimizi savunma hakkımız konusundaki duruşumuzu gösterir"

- Sivillerden de bahsettiniz. Sivilleri bu gibi saldırılardan ve Taliban’dan korumak için planınız ne?

Afgan güçlerimizin, bu gibi saldırıları planlayan tüm gruplara müdahale etme konusunda çok net yetkileri var.

Biz de saldırmalıyız. Bu, kendimizi savunma hakkımız konusundaki duruşumuzu gösterir ki, bu da onlar saldırmaya devam ettikçe bizim de bu terörist gruplara, Taliban’a saldırabileceğimiz anlamına gelir.   


"Öncelikle koordinasyon sürecinde Amerika ile çalışıyoruz çünkü onlar süreci kolaylaştırıyorlar"

- Peki bu süreci Amerikan hükümetiyle nasıl koordine ediyorsunuz?

Biz ABD ile de Taliban ile de çalışıyoruz. Aynı zamanda bir şekilde bu sürecin parçası olan diğer partnerlerimizle de birlikte hareket ediyoruz.

Bu koordinasyon süreci hem ABD hem de Taliban’la oluyor. Ama öncelikle bu koordinasyon sürecinde Amerika ile çalışıyoruz çünkü onlar süreci kolaylaştırıyorlar.

ABD, tutuklu Taliban mahkumlarının serbest bırakılmasında, barış müzakerelerinin başlamasında kolaylaştırıcı adımlar attı. Bu nedenle bizim öncelikli irtibatımız ABD.

- Taliban şu süreçte bu saldırıları düzenlemek için başka bir ülkeden ya da dışarıdan herhangi bir yardım alıyor mu?

Taliban Afganistan dışında kuruldu ve merkezleri hala Pakistan’da, Peşaver’de.

Taliban’ın saldırıları Pakistan’da DAEŞ, Hakkani gibi diğer terörist gruplar tarafından desteklekleniyor. 

Aynı zamanda Pakistan ordusundaki istihbarat servisinden de destek alıyorlar. 


"Taliban Afganlarla barış yapmalı; sonsuza kadar Pakistan’ın, İran’ın ya da diğer ülkelerin kontrolünde kalamazlar"

- Javid Fairas, çok teşekkürler. Eklemek istediğiniz bir konu var mı?

Teşekkürler. Eklemek istediğim son konu şu; Afganistan’da bulunan Taliban Afganlarla barış yapmalı.

Onlar sonsuza kadar Pakistan’ın, İran’ın ya da diğer ülkelerin kontrolünde kalamazlar. Taliban için tek çözüm bizimle barış yapmaları.

Şu anda, Afganistan’da insanları öldürmeye devam ediyorlar. Bu ülkenin güvenliği için de onların güvenliği için de iyi değil.

Bu nedenle barış ilan etmeliler. Ateşkes ilan ederek Afganistan’daki bu şiddete bir son vermeliler.

- Tekrar teşekkürler Sayın Javid Faisal. 

Teşekkürler. 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU