Çin’in Vuhan kentinde tespit edildikten sonra dünya çapında yayılan yeni koronavirüs insanları hasta etmeye devam ederken, bilim insanları da aşı bulmak için hızla çalışıyor. Bu esnada da bazı yetkililer tecrit önlemlerinin aşı bulunana kadar kaldırılmaması gerektiğini söylüyor. Bu da aşı karşıtı hareketi akla getiriyor.

Sars-Cov-2 tüm dünyanın yaşam biçimini değiştirirken, bazı aşı karşıtlarının da fikirlerini değiştirdi. CNN’e konuşan 26 yaşındaki Floridalı Hale Searcy, 2019’da kızını dünya getirdiğinde tamamen aşı karşıtıydı. “Tıpkı korudukları hastalıklar gibi, aşıların kendisinden de korkuyordum” Searcy, doktorun ısrarıyla bebeğini aşılamaya izin verse de aşıların tehlikeli ve gereksiz olduğundan şüphelenmeye devam etmişti.

Ancak Searcy diğer pek çok şüpheci gibi Kovi-19 yüzünden fikir değiştirdi. “Kovid-19 salgını başladığından beri aşılar olmadığında bu hastalıkların neler yapabileceğine ilk elden şahit oldum” diyen Searcy sözlerini şöyle sürdürdü:

Annemin akciğer hastalığı var, bu yüzden Kovid-19 olursa onunla savaşamayacak. Önemsediğim savunmasız insanların yanında birçok hayat tehlikede.

Salgın sürecinde pek çok yeni bilgi öğrendiğini ifade eden Searcy, “Aşı denemelerinin, halka sunulmadan önce, ne denli titizlikle yapıldığını öğrendim” dedi.

Aslında özellikle aşıyı araştırmıyordum ama ne kadar çok şey öğrenirsem o kadar işe yarayacağını öğrendim ve aşı karşıtlarının argümanlarında bilimsel bilgi eksikliğini fark etmek o kadar kolaylaştı.

Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu'nun Aşı Güven Projesi’nin başındaki Heidi Larson’a göre koronavirüsten ölümler arttıkça kamuoyunun bilinci de arttı ve insanlar aşıyı kabul etmeye daha istekli hale geldi.

Bir aşı olsaydı, bir odaya kilitlenmezdik, ekonomiler çökmezdi, bambaşka bir dünya olurdu. Şunu soruyorum, bir şeyin bu kadar kötüleşmesini beklemek zorunda mıydık?

Larson’a göre aşılar yaygınlaştığında ve insanlar bir tehdit görmediğinde şüphecilikleri de artıyor. 

“Aşı karşıtları hala burada. Ama kendilerini göstermiyorlar”

Ateşli bir aşı karşıtı ailenin oğlu olan 23 yaşındaki Isaac Lindenberger de “Daha önce aşılamayı düşünmeyecek aşı karşıtlarındaki olumlu etkiyi kesinlikle görüyorum” dedi.

Liderberger 19 yaşındayken kardeşi Ethan’la birlikte annesinin karşı çıkmasına rağmen aşı olmaya karar vermiş ve basında yankı uyandırmıştı.

Şu an “Açık Gerçek” isimli bir podcast programıyla toplumu bilinçlendirmeyi hedefleyen Liderberger, “Bir salgın esnasında, yani bu bulaşıcı hastalıkların tehlikelerinin nesnel gerçeği söz konusu olduğunda, inkâr etmek çok daha zor” ifadelerini kullandı.

Kızamık aşısını inkar etmenin, Batı dünyasında kızamık ölümlerinin görülmemesi nedeniyle daha zararsız olduğunu söyleyen Liderberger’e göre aynı şeyi koronavirüs için iddia etmek daha zor.

Aşı karşıtları hala burada. Ama kendilerini göstermiyorlar çünkü bir salgının ortası, önleyici tedbirlere meydan okumak için yanlış bir zaman. Bir çeşit yankı odasındalar.

“Bir milyon dolar verseler bile aşı olmam”

Aşı karşıtı gruplarda yer alan bazı kişilerse hükümetin tecrit önlemlerini zorunlu aşı mevzuatı için fırsat olarak kullanacağından endişeleniyor.

Aşılara yönelik dini muafiyetleri kaldırmak isteyen yasalara karşı iki kez başarılı bir kampanya yürüten ABD’li Lynette Marie Barron için bu ciddi bi endişe kaynağı. Barron’un çocuklarında bazı sağlık problemleri bulunuyor. kızlarından birine, otoimmün hastalık teşhisi kondu ve Barron, bunun çocukluk aşılarından sonra ortaya çıktığını öne sürüyor. Diğer kızı ise otizmli. Ve Barron bunu da hamileyken olduğu tetanoz aşısına bağlıyor.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, Ulusal Tıp Akademisi, Dünya Sağlık Örgütü ve çeşitli bağımsız gruplar bu endişeleri defalarca çürüttü.

Ancak Barron buna rağmen, yetkililerin koronavirüs korkusunu insanların haklarını ellerinden almak için kullandığına inanıyor. Ancak kendi topluluğundaki kişilerin aşı konusunda ikiye bölündüğünü kabul ediyor.

Barron’a göre bir grup, virüsten çok korktuğu için aşı bulunursa aşı olacaklarını söylerken, diğerleri ise Barron gibi “Bir milyon dolar verseler bile aşı olmam” diyor.

Barron ayrıca, insanların aşı gelişiminin hızı konusunda da endişelendiğini aktardı. Çok acele edildiğini söyleyen Barron, “Bunun etkilerinin nasıl olacağını bilmiyorlar” dedi.

Aşılama bilimini açıklamak için düzenli olarak Barron’un cemaatine katılan, bulaşıcı hastalıklarda uzmanlaşmış ABD’li çocuk doktoru Paul Offit, acele bir aşıya dair endişeleri ve kaygıları anlayabildiğini söyledi ama şöyle ekledi:

Her zaman aşı güvenliğini önemsiyoruz. İlaç şirketleri, hükümet ve tıp camiası da dahil olmak üzere herkes aşı güvenliğine önem veriyor.

Aşı karşıtlarını "kimseye güvenmeyen komplo teorisyenleri" diye niteleyen Offit, virüse karşı sürü bağışıklığı sağlamanın tek yolunun aşılama olduğunu ifade etti.

“Bir ABD vatandaşı olarak veya herhangi bir ülkenin vatandaşı olarak, kendinize veya çocuğunuza ölümcül bir hastalık bulaşmasına izin vermek, devredilemez bir hak mıdır?” diyen Ouffit, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bence bu sorunun cevabı ‘hayır’.

Güncel vaka sayıları

Worldometers’ta yer alan verilere göre dünya çapındaki koronavirüs vakalarının sayısı an itibarıyla 2 milyon 567 bin 304’e ulaştı. 177 bin 846 kişinin Kovid-19 yüzünden hayatını kaybettiğini belirtilirken, 697 bin 669 kişinin hastalığı yendiği bildirildi.

Independent Türkçe, CNN, Worldometers