Putin ne dedi, ne oldu?

Prof. Dr. Nadir Devlet Independent Türkçe için yazdı

Koruyucu elbise giyen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya dışındaki Kommunarka'daki koronavirüs hastalarının hastaneye ziyareti sırasında, 24 Mart 2020 / Fotoğraf: AP

17 Mart tarihinde Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Kovid-19’un topluma sızmasını ve yayılmasını kontrol altına aldık” diye beyanatta bulundu.

13 Nisan’da ise “Durum nerdeyse her gün değişiyor ve maalesef, kötüye doğru gidiyor” diye halkı uyarmak zorunda kaldı.

Ayın 17’sinde ise, “Salgın zirve noktasına ulaşmadı, ancak her bölge insan hayatı için mücadeleye yüzde 100 hazır olmalı. Vaka sayısı sadece Moskova’da değil, tüm ülkede artıyor” diyerek halka çaresiz kaldıklarını beyan ettti.

Putin’in bu itirafından önce, salgının patlak verdiği Çin’den itiraf geldi; Xinhua haber ajansı Vuhan’da ilan edilen 2 bin 579 ölü sayısına bin 290 kişi daha eklendiğini belirtti.

Çin gibi bir ülkenin böyle itirafta bulunmasına Nobel ödüllü virolog Luc Montagnier’in “Bu virüs Vuhan’da bir laboratuvarda üretildi” şeklinde bildirimi mi sebep oldu?

Bunu bilemeyiz, ancak ülke liderleri gerçekleri halktan gizlemekle bir sonuca varmadıklarını, hatta durumun daha kötüye gittiğini fark etmiş olsalar gerek. 

Putin’in itirafına ise, Moskova’daki dört özel laboratuvarda yapılan Kovid-19 testleri sonucunda resmi rakamlardan daha çok kişinin virüse yakalandıklarının ortaya konması neden olmuş olabilir.

Özel laboratuvarlar ile resmi veriler arasında 10 kat fark var. Bu haber Reuters bülteninde yayımlanmıştı. Yani Rus sansüründen kurtulmuş bir haberdi.

Yetkililer, Putin’in itirafından sonra, gerçekler hakkında daha fazla bilgi vermeye başladılar.

16 Nisan’da RIA haber ajansı Moskova’da 20-25 bin yeni vaka beklendiğini bildirdi.

Rusya’da tehlike altında bulunan branşlar dışında 875 bin mahkûm, tutuklu ve bu hapishanelerdeki görevliler topun ağzında.

Hatta 9 Nisan’da Sibirya’nın İrkutsk şehrinde Angarsk mevkiinde 15 No'lu hapishanesinde isyan çıkmıştı.

Bin 300 mahkûmun bulunduğu hapishanede isyan bastırıldı. Ancak çok kişi yaralandı ve 17 mahkûm protesto olarak kendi boğazlarını kestiler.

Bu olayın resmi makamların belirtiği gibi basit bir isyan olmadığını da anlaşılıyor.

Kovid-19 salgını dünyadaki bütün ülkeler ekonomik olarak darbe vuracak. İzvestiya gazetesi ekonomik kayıpların 18 trilyon ruble (240 milyar dolar) olacağını yazdı.

Ayrıca 15 milyondan fazla kimse de işsiz kalacak. Hükümetin vergi KDV ve sosyal sigorta kaybı ise bilhassa restoran, lokanta, aş evi gibi işletmeler, otel ve turizm sektöründen, spor ve eğlence sektöründen olacak.

Rusya OPEC ülkeleri ile yaptığı antlaşma çerçevesinde mayıs ayından itibaren petrol üretimini düşürme kararı aldı.

Bunu başarı olarak gösterdi, çünkü böylece petrol fiyatları artacak diye tahmin etti.

Bloomberg ekonomi kanalı ise Rusya’nın petrol vergi gelirinin yüzde 87 düşeceğini bildirdi.

Bunun nedeni üretimin kısıtlanması sebebi ile daha az ihracat ve virüs salgını nedeni ile dünyada petrole talebin düşmesi olabilir. 

Bu salgın, yönetimlere demokratik kuralları istedikleri gibi yorumlama ve halkı diledikleri gibi idare etme imkanı verdi.

Örnek vermek gerekirse özgürlükler ülkesi olarak bildiğimiz Fransa, belediyelerin haklarını kısıtladı.

Rusya Federasyonu gibi zaten özgürlüklerin kısıtlı olduğu bir ülke ise Çin’den örnek alarak Moskova’da yüz tanıma yapabilen 178 bin kamera yerleştirdi.

Böylece aranan şahıslar daha kolay teşhis edilip, tutuklanabilecek deniliyor. 


Peki, özgür ve suçsuz insanların her adımının takip edilebilmesi acaba ne kadar etik?  

Moskova Belediye Başkan Sergey Sobyanin de bu çarka başka bir şekilde katkı sağladı.  

22 Nisan’dan itibaren kartı olmayan vatandaşlar toplu taşımadan yararlanamayacak.

Böylece kimin nerden nereye gittiği daha kolay takip edilecek. 

Bu nevi sistemlerin kolaylık sağladığı bir gerçek. Ancak insanın her adımının yönetimler tarafından takip edilmesi bana “Ağabey seni takip ediyor” sloganı ile şöhret bulan “1984” romanını hatırlatıyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.  

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU