Kılıçdaroğlu: Fedakarlığı önce devletten en büyük ihaleyi alanlar yapsınlar

Belediyelerin yardım toplamasının engellenmesini eleştiren CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Biz bir kavga alanı yaratmak istemiyoruz, insanlar can derdinde. Merkezi hükümet, yerel yönetimler hep beraber oturalım, birlikte mücadele edelim” dedi

Fotoğraf: AA

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Medyascope" canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle can kayıpları başladıktan sonra, alınması gereken önlemler konusunda hiçbir siyasi eleştiri getirmeden yaptığı açıklamayı anımsatan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı ekonomi paketini eleştirdi: Kılıçdaroğlu, "Yaptığı açıklama emin olun sadece beni değil, kimseyi tatmin etmedi. İnsanlar evde işsiz ama Erdoğan 'Uçakla seyahat ederseniz yüzde 18 olan KDV'yi yüzde 1'e indiriyorum' gibi garip açıklamalar yaptı" diye konuştu.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun haftalardır İstanbul’un salgın merkezi olduğunu söylediğini ve sokağa çıkma yasağı ilan edilmesini istediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, belediyelerin İçişleri Bakanlığı genelgesiyle durdurulan bağış kampanyalarına ilişkin bir soruya şöyle yanıtladı:

Bu salgında belediyelerimiz ayni veya nakdi bağış kabul etmeye başladılar. Tabii bu Erdoğan'ı rahatsız etti. Onlar bilirsiniz 'CHP gelirse bütün bu sosyal yardımlar kesilecek' diye kampanyalar açıyorlardı. Oysa baktılar ki tam tersine daha önce verilenlerden çok daha fazlasını vermeye, çok geniş kitlelere ulaşmaya başladılar. Üstelik hiçbir parti ayrımı da yapmadılar.

STK’lar izin almadan yapabiliyor

Salgınla mücadelede birlik ve beraberliğin önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

Bizim belediyelerin bağış kampanyaları kesilince ben arkadaşlarımı İçişleri Bakanı'na gönderdim, 'Gidin, konuşun.' dedim. Belediyenin gelirleri arasında bağışlar da var. 'Siz Belediye Kanunu'nu uygulamayın.' diyorsunuz. Nasıl uygulanmaz? Bu kanunu çıkaran, parlamento. Komik olan şu; herhangi bir sivil toplum kuruluşu, mesela İHH, İçişleri Bakanlığı’ndan, devletin hiçbir biriminden izin almadan yardım, bağış kampanyası açabiliyor. Ama belediyeye 'Sen açamazsın' diyor. Bu kadar saçma olabilir mi?

Biz bir kavga alanı yaratmak istemiyoruz, insanlar can derdinde. Merkezi hükümet, yerel yönetimler hep beraber oturalım, birlikte mücadele edelim. Sorun bir parti sorunu değil, gelen hastalık insanı öldürüyor. Dolayısıyla birlikte mücadele etmemiz lazım.

Bunlara rağmen CHP'li belediye başkanlarının her türlü yardımı yaptıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, geçen haftaya kadar 487 bin 117 aileye ayni, 287 bin 371 aileye nakdi yardım ulaştırıldığını belirtti. Kılıçdaroğlu, suları kesik olan 176 bin 942 ailenin suyunun açıldığını, belediyelere ait 12 bin 24 iş yerinin kiralarının ertelendiğini belirterek 37 bin 514 aileye de evde bakım hizmeti verildiğini söyledi.

Belediyelerin yaptığı dezenfeksiyon çalışmalarına da değinen Kılıçdaroğlu, 2 bin 287 sağlık çalışanına konaklama imkanı sağlandığını ifade etti. 

“Soru şu: bu fedakarlığı kim yapacak”

Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı'nın, ülke çapında kampanyayı engellediğiniz yolunda sözleri var" ifadesi üzerine şunları kaydetti:

Nasıl engellemişiz? Benim 'Cumhurbaşkanı'nın açtığı kampanyaya destek vermeyin.' diye çıkardığım bir genelge yok. Böyle bir ifadem de yok. Kampanya açıyor. Tamam açabilir. 'Cumhurbaşkanı kampanya açmasın.' demedim ki hiçbir zaman. Açabilir. Niçin? Hazine tamtakır, para yok ne yapacak? Bir yerden para alacaklar, bulacaklar. Nereden alacaklar parayı? Vatandaşa gidiyorlar. Vatandaş bağış yapsın mı? Evet bağış yapsın. Sayın Erdoğan 'Bugünler en çok fedakarlık yapmamız gereken günlerdir.' dedi. Doğru mu? Evet, doğru. Soru şu; fedakarlığı kim yapacak? Ben mi, siz mi, kahveci mi, simitçi mi yapacak bu fedakarlığı? Ben diyorum ki bu fedakarlığı önce devletten en büyük ihaleyi alanlar yapsınlar, büyük gelir sahipleri yapsınlar.

Sadece Türkiye açısından değil dünya için de yeni bir sürecin başladığını ifade eden Kılıçdaroğlu, siyasetin artık liyakate, bilgiye ve bilim insanına değer vermeyi kavraması gerektiğini dile getirdi.

Bilgi, bilim ve akıldan yola çıkılarak hareket edilmesi gerektiğinin altını çizen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Biz, kalktık Hıfzıssıhha Enstitüsünü kapattık. Cumhuriyet'in ilk yıllarında kurulan, aşı üreten, dünyaya aşı ihraç eden bir bilim kurulunu kapattık. Şimdi yeni aşı öğretmeye çalışıyoruz. Niye kapattık? Ben bunu söyleyince şimdi gene bağırıp çağıracaklar, Kılıçdaroğlu yine eleştirdi. Ne söyleyeyim Allah aşkına. İyi ki kapattınız mı diyeyim? Yanlış yaptınız, yanlıştan dönün diyorum" dedi.

‘Bu insanlar nasıl geçinecek’

 "Evde kal" çağrısının ve önlemler çerçevesinde iş yerlerin kapatılmasının doğru olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Peki bu insanlar nasıl geçinecek" diye sordu. 

Kemal Kılıçdaroğlu, meslek kuruluşu odalarından aldıkları bilgilere göre 144 bin 690 iş yerinin kapatıldığını söyledi. 

Bu süreçte birçok insanın işsiz kaldığına işaret eden Kılıçdaroğlu, "Bu insanların kredi kartları, tüketici kredileri ne oldu? Hiçbir şey. Bu kişiler nasıl geçinecek? Hiç belli değil" ifadelerini kullandı. 

 "Niçin toplamıyorsun"

Salgının yarattığı tahribatın nasıl giderileceği konusunda bir strateji oluşturulması gerektiğini dile getiren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu nasıl olacaktı? Bir sağlık konusunda, daha sağlıklı, tutarlı ve saydam bir politika izlenecekti. Bilim Kurulu ne diyorsa onu yapacaklardı, Saray değil. 'Sokağa çıkmayı yasaklayın, insanları evde tutun' denildi, yapılmadı. '65 yaş üstündekiler sokağa çıkmasın'. 65 yaş üstündeki kişinin oğlu, 20 yaşında gitti, akşam eve geldi, ne oldu? Sokağa çıksaydı ne olurd

u, çıkmasaydı ne olurdu? Bu kadar akıldan, mantıktan yoksun kararlar da alındı. Ekonomi konusunda ne karar alındı? Orada ciddi eksiklikler var. 13 Mart'tan itibaren Ekonomik Sosyal Konseyi toplayın dedik. Yani sorunu yaşayanlarla sorunu çözecekleri bir araya getirin. Oturun bu adamları bir dinleyin, ne diyorlar. 'Toplamayacağım' diyor. Niçin toplamıyorsun? Çünkü, topladığı kişiler kendisine asla itiraz etmeyecek ve yeni şey getirmeyecek insanlar. Dolayısıyla da kendisinin her söylediğine 'Evet efendim, doğru dediniz' diyecek adamlardan yola çıkıyor. Bu yanlıştır. 

 

Kuruytay, Bilim Kurulu kararından sonra

Gıda konusunda büyük sorunlar yaşanacağını savunan Kılıçdaroğlu, "Buğday ithal edeceğimiz ülke bile olmayacak. Rusya kapattı. Bana söyler misiniz hangi önlem alındı? Çiftçiye ne verildi" dedi. 

Türkiye'nin bu süreci ne kadar az hasarla geçirirse o kadar başarılı olacağına inandığını belirten Kemal Kılıçdaroğlu, alınan kararların yetersiz olduğunu öne sürdü.

Koronavirüs önlemleri kapsamında ertelenen CHP'nin olağan kurultayının ne zaman yapılacağına ilişkin soruya ise Kılıçdaroğlu, "Biz de doğal olarak Bilim Kurulunun belirleyeceği tarihi bekliyoruz. Bilim Kurulu, 'Tamam artık iş yerleri açılabilir, insanlar sokağa çıkabilir, toplantılar yapılabilir' derse, biz de o çerçevede kendi kurultayımızı yapmış oluruz" yanıtını verdi. 

Köprü, tünel ve yolların maliyeti 6 milyar

Osmangazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile Avrasya Tüneli'nin 2020'de hazineye maliyetinin 3 milyar 400 milyon lira olduğunu, otoyol bağlantıları dahil edildiğinde bu rakamın 6 milyarın üzerine çıktığını ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

Hazine'nin 2020'de bu kişilere ödemesi gereken garanti parası 6 milyarın üzerinde. Bağış kampanyası açıldı. Çoğu kamu kurumu yapıyor. Bunlar, 2020 için 6 milyarlık alacaklarından vazgeçseler ne olur? Ben kendilerine teşekkür ederim. Siz daha uzun yıllar bu paraları alacaksınız. Türkiye zor süreçten geçiyor. Siz kalkıyor Tekalif-i Milliye Emirlerinden söz ediyorsunuz. Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında, daha Cumhuriyet kurulmadan önce Mustafa Kemal'in Sakarya Savaşı'nda başarılı olmak için ayakkabı, yiyecek, nohut, gömlek, atlet, kilot bunlar için yayımladığı Tekalif-i Milliye Emirleri var. Siz kalkmış şimdi aynı şartlardan söz ediyorsunuz. Bağışlasınlar 6 milyarı 2020 yılı içinde.

Alınan paralar tek tek ödendi

Kılıçdaroğlu, Tekalif-i Milliye Emirleri dolayısıyla o dönem her bölgede bir de Tekalif-i Milliye Komisyonları kurulduğunu, bu komisyonların kimden hangi yardımın alındığını listelediğini belirterek, şunları kaydetti:

6 milyon 3 bin 633 lira 12 Nisan 1923 tarihi itibarıyla ödendi. Alınan paralar daha sonra bu bağışı yapan kişilere tek tek ödendi. Cumhuriyet budur. Halka borcu olmayan bir devlet anlayışı, bu çok önemli. Yeri geldiğinde vatandaşına, Milli Kurtuluş Savaşı'nda 'Gel yardım et' diyen ama bağımsızlığı oluşturduktan sonra da 'Bana yaptığın yardımı sana veriyorum' diyen bir devlet. Devlet budur, sosyal devlet de milli devlet de budur. Bu bakış açısıyla bakıyorlarsa başımın üzerinde yerleri var.

AA

DAHA FAZLA HABER OKU