Ahmet Taşgetiren: Daha çok bilim kurulu

Karar yazarı: Kurulu öne geçiren nitelik ne diye bakıldığında hem toplumun her kesimine güven vermek amacını güden “çok seslilik”, hem de siyasi iradeden bağımsızlık üzerinde durulabilir

Fotoğraf: AA

Karar gazetesi yazarlarından Ahmet Taşgetiren, Sağlık Bakanlığı’nın koronavirüsle mücadele için oluşturduğu Bilim Kurulu’nun farklı alanlarla çoğaltılması gerektiğini yazdı.

Taşgetiren, “Daha çok bilim kurulu” başlıklı köşe yazısında çözüm sürecinde kurulan Akil İnsanlar Heyeti’ni hatırlattı ve şunları yazdı:

Salgınla mücadele bağlamında tıp adamlarından bir bilim kurulu oluşturuldu. Toplum, o bela ile mücadelenin bilim kurulunun değerlendirmeleri çerçevesinde yürütüldüğünü görüyor ve bu işin iyi gittiği inancına ulaşıyor. Siyasi irade ile bilim kurulu arasında sağlıklı bir ilişki var. “Emin ellerdeyiz” duygusu, topluma güven veriyor. Onun için de toplum hayatına ilişkin kısıtlamalar genel destek görüyor. 

Virüsle ilgili bilim kurulunun kapsayıcılık niteliği itibariyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi bünyesinde oluşturulan “Politika kurulu”nu ikinci plana düşürdüğü de gözleniyor. Belli ki politika kurulu böylesine bir salgınla mücadele için yeterli olmadı. 

Burada bilim kurulunu öne geçiren nitelik ne, diye bakıldığında, hem toplumun her kesimine güven vermek amacını güden “çok seslilik”, hem de siyasi iradeden bağımsızlık üzerinde durulabilir. Çünkü salgınla mücadele hem tıbbi bilgi açılımlarını zaruri kılıyor hem de siyasi – ekonomik değerlendirmeleri.  Tam da bu noktada çok seslilik ve bağımsızlık önem kazanıyor. 

Başka alanlar:

Bugün yaşanan olağanüstü şartlar sebebiyle başka alanlarda da bilim kurullarının oluşturulmasına ihtiyaç olduğu söylenebilir. 

Yargı, ekonomi ve tarım

Bunlardan birisinin yargı alanı olduğunu işaret eden Taşgetiren, şöyle devam etti:

Öteden beri Türkiye’nin en sancılı alanıdır hukuk – yargı. Ak Parti iktidarları da nerede ise kurulduğu günden bu yana yargı alanında problemlerle iç içedir. “Kumpaslı” günler, 17-25 Aralık günleri, Gezi davaları, 15 Temmuz sonrası operasyonları… Siyasi yargılamalar… Ve bugün cezaevleri kapasite üstü dolduğu için acil hale gelen infaz düzenlemesi tartışmaları… Yargılayanlar sancılı, yargılananlar sancılı, devlet – toplum ilişkileri sancılı. Devletin en yüksek yargı oranı ile ilk derece mahkemeleri arasında adeta savaş var. Bu durumda düzenlemeler karşısında insanların yüreği nasıl durulacak? Nasıl olacak da ceza karşısında “parmak acımayacak?” Şu anda sağlıklı oluşturulmuş bir bilim kurulunun en acil olduğu alandır bana göre yargı alanı. 

Benzeri bir bilim kurulu ekonomi için oluşturulabilir. Belli ki virüs salgını, sağlık alanındaki tahribatın benzerini ekonomi alanında oluşturacak. Ve belli ki bu tahribattan herkes farklı boyutta etkilenecek. Bir şey daha belli ki, bu alandaki farklılaşma salgınla mücadelenin tıbbi boyutunu da olumsuz etkileme potansiyeli taşıyor. Problemlerin, tedbirlerin, öngörülerin ele alındığı bir bilim – siyaset zeminini oluşturmak, siyasi iradenin de ufkunu açacaktır. Bence acildir ekonomi alanındaki bir bilim kurulu. Şu anda bunu medya yapmaya çalışıyor ama onun bölük – pörçük olması son derece tabii. Görüşlerin bir havuzda toplanması bilim kurulu ile sağlanacak olan şey. Evet, acildir.
Bir bilim kurulunun tarım alanında oluşturulması düşünülebilir. 

Bir bilim kurulunun dış politika alanında, birisinin hala “Kürt sorunu” alanında, birisinin Din – Toplum – Devlet ilişkileri alanında…
Bunlar, daha müzakereci bir siyaset üslubunun gelişmesine zemin hazırlayacaktır, diye düşünüyorum. 

Karar, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU