Türkiye’nin 2019 Pandemi Hazırlık Planı: Termal kameralar damlacıkla yayılan enfeksiyon için etkili bir yöntem değil

Birçok bakanlık ve kamu kurumuyla birlikte pandemik influenzaya karşı ulusal hazırlık planı hazırlayan Sağlık Bakanlığı, termal kamerayla tarama yapmanın damlacık yoluyla bulaşan enfeksiyona karşı etkili bir yöntem olmadığını vurguladı

Fotoğraf: AFP

Geçtiğimiz yıl Sağlık Bakanlığı’nın öncülüğünde birçok kurum ve kuruluş temsilcinin katılımıyla hazırlanan "Pandemik İnfluenza Ulusal Hazırlık Planı’nda", pandemi ilan edilen hastalığın bir daha baş göstermesi ihtimali üzerine yapılacak hazırlıklar anlatılıyor.

Raporun dikkat çeken kısımlarından biri ise, hastalığın yayılmasının önlenmesi için termal kamerayla tarama yapmanın etkili bir yöntem olmadığının yazılması.

“Termal kameralar, damlacıkla yayılan enfeksiyon için çok fazla etkili değil”

Raporda, “Termal kameralar ile tarama yapmanın, damlacık yoluyla yayılan bir enfeksiyon için çok fazla etkili olmayan bir yöntem olduğunun bilindiği” vurgulandı.

Tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgınının da damlacık yoluyla bulaştığı biliniyor.

Ülkelerin Kovid-19 salgınının ilk dönemlerinde aldığı önlemlerden biri havaalanlarında termal kamerayla tarama yapmaktı.

Termal kameralar vücut sıcaklığını ölçelerek ateşi olan kişileri tespit edebiliyor. Ama hastalığın kuluçka süresinde henüz semptom vermeyenleri tespit etmesi zor.

Raporda, termal kameralarla yapılan taramanın risk iletişimi açısından Şiddetli Akut Solunum Yolu Sendromu salgını sırasında Güney Asya ülkelerinde tecrübe edildiği belirtilerek, Influenza salgını sırasında Türkiye’deki giriş kapılarında ateş taraması yapılmasında kullanıldığı ifade ediliyor.

“Termal kameralar, etkinliği sınırlı da olsa bazı yöntemlerin kullanılabileceğini gösteriyor”

Ulusal Pandemi Hazırlık Planında, çok riskli ve yurt dışından bulaşacak bir hastalığa karşı bir an önce önlem alınmasına yönelik termal tarama yönteminin kullanılmasının etkinliği sınırlı da olsa bazı yöntemlerin uygulamaya konabileceğini gösterdiği ifade ediliyor.

Domuz gribi olarak da bilinen salgın 12 Nisan 2009’da tespit edilmiş, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) bu durumu pandemi olarak ilan etmesinin ardından Türkiye’deki ilk vaka 2 ay sonra, 18 Haziran 2009’da görülmüştü. 
2009-2010 arası Türkiye’de toplam 13 bin 691 domuz gribi vakası tespit edildi. 

Hastalananlardan 656’sı ise hayatını kaybetti. 

Influenza pandemisi 40. haftadan itibaren pik yaptı

40. haftadan itibaren hastalığın arttığı gözlenirken hastalık 47. haftada ise pik yaptı. 

Pandemik Influenza Ulusal Hazırlık Raporu’na göre bu hastalığa bağlı ölüm her yaş grubunda görülebiliyor ama en fazla tıpkı yeni tip koronavirüste (Kovid-19) olduğu gibi 65 yaş üstünü etkiliyor. 

3 milyon doz aşı kullanıldı

Influenza DSÖ tarafından pandemi ilan edildikten 7 ay sonra aşılama çalışmalarına başlandığının belirtildiği raporda, ilk olarak sağlık personeli ve hacı adaylarının aşılandığı belirtiliyor. 

Toplam uygulanan pandemik influenza aşısı ise 3 milyon doz.

Geçen yıl hazırlanan raporda hızlı tanı kitlerine de yer verildi.

Yeni pandemide, bir virüsün 16 alt tipi ortaya çıkacak, hızlı tanı testlerinin duyarlılıkları net olamayacak 

Bu testlerin çok fazla kullanıldığının görüldüğünün belirtildiği raporda “Özellikle özel sağlık kuruluşlarının bir kısmı tarafından kullanılan bu hızlı tanı testlerinin validitesi (duyarlılık ve özgüllükleri) yetersiz olup influenza virüsünün alt tiplerini belirlenmesinde faydalı olmamıştır. Yeni bir pandemi durumunda, yeni bir virüs 16 alt tipi ortaya çıkacağı için hızlı tanı testlerinin duyarlılık ve özgüllükleri net olamayacaktır. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenmiş kriterlere sahip hızlı tanı yöntemleri yayımlanan algoritmalara uygun olarak kullanılmalıdır” denildi.

Raporda, sosyal mesafeyi arttırmak için alınacak önlemler de sıralanıyor.

'Gönüllü karantina' hazırlığı geçen yıl yapıldı

O önlemlerden biri “Hastalık belirtileri olan kişilerin gönüllü olarak evde kalmalarının sağlanması.”

Bu önlem, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da işaret ettiği “Gönüllü karantina” uygulamasını yansıtıyor.

Diğer önlemler ise şöyle sıralanıyor: 

  • Çocukların bir araya gelmesini azaltacak diğer önlemlerle birlikte (okul sonrası aktiviteleri kısıtlama) eğitim ve öğretime ara verilmesi. 
  • Erişkinlerin bir araya toplanmasını azaltmak için toplum tabanlı önlemlerin alınması.
  • Halka açık alanlarda hastalık belirtileri olan kişilere cerrahi maske dağıtılması.
  • Etkilenen bölgedeki toplumun tamamının günde en az bir kez ateş ölçmeleri konusunda teşvik edilmesi
  • Ambulans destekli acil çağrı telefon hatlarının kullanılması
  • Bulaşma riskini azaltmak için ayrı girişi olan influenza poliklinikleri kurulması.

Geçtiğimiz yıl hazırlanan bu planın hazırlanmasına İçişleri, Milli Eğitim, Milli Savunma, Tarım ve Orman, Ticaret, Ulaştırma ve Altyapı bakanlıkları ile AFAD, Diyanet İşleri Başkanlığı, Kızılay ve Yükseköğretim Kurulu da destek vermişti.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU