Liderlerin koronavirüs günleri -1

Kolaj: Independent Türkçe

Koronavirüs bütün dünyayı etkilediği gibi Türkiye'yi de etkiliyor. Bazı partiler dışarıdan gelen misafirler için parti genel merkezlerine el dezenfektanı ve ateş ölçen termal kameralardan koydu.

Büyük bir kısmı parti çalışmalarını askıya alsa da Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına devam ediyor.

Peki, parti liderleri koronavirüse karşı ne yapıyorlar, gündelik yaşamları nasıl şekilleniyor, ne yiyiyorlar, ne içiyorlar? Ne okuyup, ne izliyorlar?

Ben de herkes gibi bunları merak ettim ve siyasi parti liderlerini arayıp sordum.

Birçok parti lideri özellikle süt, sarımsak, bal, çörekotu, zencefil gibi doğal besinleri sofralarından eksik etmemeye çalışıyor.

Bazı parti liderleri ev yemeklerini tercih ederken, bazı parti liderleri de yazın köyünde kuruttuğu gıdaları kışın tüketerek doğal beslenmeye dikkat ediyor..

Kimi parti lideri işi olmadığı zaman köyünde kalmayı tercih ederken, kimi de dışarıyla teması mümkün olduğunca kesmeye özen gösteriyor.

Hepsi Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu'nun tavsiyelerine uymaya uğraşsa da bu kolay olmuyor.

Dışarı çıkması gerektiğinde kendi aracını kullanan liderler de var, eksik kalan kitap çalışmalarını bitirmeye çalışanlar da.

Hepsi bağışıklık sistemini güçlü tutma derdinde olsa da birçok liderin spor eksikliği göze çarpıyor.

Hepsi Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu'nun uyarılarına hem kendileri hem de parti teşkilatlarının uyması için yoğun çaba harcıyor.
 

Recep Tayyip Erdoğan AA.jpg
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan / Fotoğraf: AA


Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dut pekmezini eksik etmiyor

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, koronavirüse karşı en sıkı tedbir alanların başında geliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal mesafeye dikkat etmeye çalışıyor ve katıldığı toplantılarda termal kameralar Erdoğan'ı yalnız bırakmıyor.

Çok uzun süredir alternatif tıp konusunda kendi ekibinden destek alan Erdoğan, alternatif tıp konusunda önerileri dikkate alıp uygulamaya çalışıyor.

Çok gerekli olmadığı zaman dışarı çıkmamaya çalışan Cumhurbaşkanı, her sabah özellikle Erzurum'dan getirilen dut pekmezinden bir kaşık içiyor. Özel karışım bitki çayları kullanıyor.
 

Abdullah Gül AA.jpg
Abdullah Gül / Fotoğraf: AA

 
     Abdullah Gül: Karantina kurallarına evinde uyuyor

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de karantina kurallarını uyguluyor ve dışarıyla teması kesmiş vaziyette.

Çalışmalarını evden sürdüren Gül, iletişim kanallarını kullanarak görüşmelerini gerçekleştiriyor.

Türkiye ve dünya basınını takip eden Gül, bol bol kitap okuyor. Geleneksel beslenme alışkanlığına devam ediyor, kısa yürüyüşler yapıyor.
 

Devlet Bahçeli AA.jpg
Devlet Bahçeli / Fotoğraf: AA


Devlet Bahçeli: Her sabah MHP Genel Merkezi'ne geliyor

Milliyetçi Hareket Partisi de Türkiye'de alınan tedbirler kapsamında dışarıdan gelen misafirler için parti genel merkezi girişine el dezenfektanı ve ateş ölçer koydu.

Parti genel merkezine gelen, milletvekilleri, parti üyeleri ve misafirlerin binaya girişinde ellerini dezenfekte etmeleri için x-ray cihazının yanına dezenfektan yerleştirilirken, misafirlerin ateşleri güvenlik görevlileri tarafından ölçülüyor.

37 derece üzerinde ateşi olan hiç kimse binaya alınmıyor.

Devlet Bahçeli'ye gidecek olan misafirler özellikle termal kameradan geçiriliyor.

Devlet Bey her sabah erkenden evinden parti genel merkezine gelerek çalışmalarına devam ediyor. Sosyal mesafeye oldukça dikkat ediliyor.

Bahçeli gerekli gördüğü görüşmeleri dijital kanalları kullanarak yapmaya çalışıyor. Parti binası herkese açık, ama tedbirler de çok sıkı şekilde alınmış durumda.
 

Mithat Sancar tbmm.gov_.tr_.jpg
Mithat Sancar / Fotoğraf: tbmm.gov.tr


HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar: Evde kalmak unuttuğumuz birçok değeri hatırlamamıza vesile oldu

Zamanımı büyük çoğunlukla evde geçiriyorum. İletişim teknolojileri sayesinde işlerimizi de esas olarak evden yürütebiliyoruz. Yaklaşık iki haftadır 2-3 kere dışarı çıkmak mecburiyetinde kaldım. Bunlarda da kalabalık ortamlara girmemeye özen gösterdim, hijyen kurallarına çok dikkat ettim ve işlerim biter bitmez de eve döndüm.

Evde kalmak, bu çok ciddi tehdide karşı mecburi bir tedbir olarak ortaya çıktı, ama unuttuğumuz çok değerli şeyleri de hatırlamamıza vesile oldu. Mesela yavaşlık ve yavaşlamak... Hayatlarımız çok hızlı bir tempoda akarken, hayata anlam katan pek çok teferruatı atlayabiliyoruz, çok değerli şairimiz Gülten Akın’ın dediği hale düşüyoruz:

Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya...

 

Yavaşlığın hatırlama ve tefekkürle de sıkı bağı var. Milan Kundera bunu ‘Yavaşlık’ isimli kitabında hatırlama/unutma üzerinden pek güzel anlatır:

'Yavaşlık ile hatırlama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki var… Yavaşlığın derecesi hatırlamanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın derecesi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır.'

Aynı ilişkinin yavaşlık ile tefekkür ve muhasebe arasında da kurulabileceğini düşünüyorum. Yavaşladıkça daha fazla hatırlıyor, daha derin tefekkür edebiliyor ve daha samimi muhasebe yapabiliyoruz kanımca. Bu aralar bunları çokça yaptığımı söyleyebilirim.

 

Evde parti çalışmaları dışında kalan zamanımın çoğunu okumaya ayırıyorum. Tabii öncelikle korona salgınıyla ilgili gelişmeleri farklı boyutlarıyla ve değişik kaynaklardan takip etmeye çalışıyorum. Bu nedenle bilgisayar başında epeyce vakit geçirmek durumunda kalıyorum.

Öte yandan birikmiş çok sayıda kitap var masamda ve çalışma odamın muhtelif yerlerinde. Onları da genellikle akşamın ilerleyen saatlerinde farklı konulara göre parça parça okumaya gayret ediyorum.

Kriz olgusuyla bağlantılı konular hakkında daha fazla okuyorum. Mesela E. H. Carr’ın 'Yirmi Yıl Krizi. 1919-1939' adlı kitabını yeniden ve daha farklı bir dikkatle inceliyorum. Zygmunt Bauman - Carlo Bordoni’nin 'Kriz Hali ve Devlet', Şeyla Benhabibin 'Buhran Çağında Haysiyet - Zor Zamanlarda İnsan Hakları' kitaplarını da aynı çerçevede önümde tutuyorum.

  

Ahmet Davutoğlu AA.jpg
Ahmet Davutoğlu / Fotoğraf: AA


Ahmet Davutoğlu: Sabah akademik çalışmalar, sonra parti çalışmaları

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Konya İl Başkanlığı ve ilçe başkanlıklarının açılış programı sonrası, İstanbul’a döndükten sonra koronavirüs vakaları üzerine parti kurulları ile oluşan karar doğrultusunda, erken bir dönemde tüm kitlesel etkinliklere ve geniş katılımlı toplantılara mart ayı sonuna kadar ara verilmesini kararlaştırdı.

Çalışmalarına İstanbul'daki konutunda devam eden Davutoğlu, kendisi de sosyal mesafe önerilerine uyarken tüm parti örgütlerinin uymasını istedi.

61 yaşındaki Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu’nun da bir hekim olması sebebiyle, evde hijyen ve salgın karşıtı önlemler konusunda kendisinin tavsiyelerini dikkate almaktadır.

Genelde sabah erken saatlerden öğle öncesine kadar akademik çalışmalara, saat takriben 10.00 sonrasında da siyasi çalışmalara ağırlık veren Davutoğlu, bu süreçte, ocak ayında İngilizce Cambridge University Press tarafından yayımlanan yeni eseri “Systemic Earthquakeand the Strugglefor World Order”ın (Sistematik Deprem, Dünya Düzeni İçin Mücadele: Dışlayıcı Popülizme Karşı Kapsayıcı Demokrasi) nisan ayı içerisinde okuyucularla buluşacak olan Türkçe nüshasının hazırlıklarını tamamlamakla uğraşıyor.

Ayrıca bu eser ve yaşanan koronavirüs krizi üzerine Middle East Monitor'da 23-25 Mart tarihlerinde üç bölüm halinde yayın sürecine giren kapsamlı mülakatı gerçekleştirdi.

Takriben her gün 10.00 civarında başlayan siyasi çalışmalar bağlamında ise parti kurmayları ile de dijital ortamda toplantılarını sürdürüyor.

Özellikle de ekonomi, sağlık, adalet ve eğitim konularında PİK başkan ve üyeleri ile kapsamlı toplantılar yapmakta ve burada alınan kararları, sosyal medya yayınları vasıtasıyla kamuoyu ile paylaşıyor.

Davutoğlu, yine bu süreçte, kabullerini de en aza indirerek, dijital platformlar üzerinden görüşmelerini sürdürmekte.

Ayrıca, Gelecek Partisi’nin yeni atanan ve daha önce atanmış olan kurucu il başkanları ile de sürekli telefonla görüşerek, teşkilatlanma çalışmaları hakkında bilgiler almakta.

Ahmet Davutoğlu, rutin alışkanlıklarını değiştirmemiş. Parti çalışmaları dışında kalan sürede Davutoğlu, okumalara zaman ayırmakta.

Bunun dışında Davutoğlu ailesi, fırsat buldukça dijital platformlardan çeşitli dizi ve belgeseller izliyor.
 

Erkan Baş tbmm.gov_.tr_.jpg
Erkan Baş / Fotoğraf: tbmm.gov.tr


Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş: 20-25 yıldır evimde en fazla vakit geçirdiğim dönemdeyim

Türkiye’de vaka tespit edildiğinin resmen açıklanmasının ardından siyasi ve örgütsel çalışmalarımıza ilişkin zorunlu olarak bir dizi tedbiri hayata geçirmeye başladık.

İlk olarak özellikle sağlık emekçisi ve akademisyen arkadaşlarımızın değerlendirmeleri ışığında, parti üyelerimize konuyla ilgili bilgilendirici genelge ve yönergeler ilettik.

Belgelerimizde, öncelikle halkımızın, üye ve dostlarımızın sağlığını ön plana aldığımızı belirttik. Bu çerçevede yapılması ve yapılmaması gerekenleri ortaklaştırdık.

Konuya ilişkin parti içinde videolu seminerler düzenlendi, organlarımızın çalışmalarını ve toplantı düzenlerini mümkün olduğunca video konferans yöntemine geçirdik. Kalabalık toplantılarımızı şimdilik ertelemeye karar verdik. 

 

Siyasi olarak ise önceliğimiz, risk grubundaki yurttaşlarımız ve sağlık emekçileri başta olmak üzere pandemi koşullarında çok sayıda kişinin bulunduğu ortamlarda çalışmak zorunda bırakılanların, işten çıkarılanların, ücretsiz izine çıkarılanların yaşam koşulları oldu.

İktidar kolay yoldan 'Evde kal' çağrısı yapıyor ancak biliyoruz ki milyonlarca insan evde kalma koşullarına sahip değil, çalışmak, işe gitmek zorunda. 

Parti örgütümüz hızlıca dayanışma örgüt ve ağlarının kurulması, işletilmesi için seferber oldu. İşçi ve işsiz kalan yurttaşlarımızın haklarını savunmak üzere bir danışma hattı oluşturduk. 

Bu süreçte Meclis çalışmalarımızı da esas olarak bu eksende yeniden yapılandırdık. Siyasi iktidarın ekonomik önlem paketinde neredeyse tamamen gözden çıkarılmış milyonlarca işçi ve emekçiyle  dayanışmak, onların duyulmayan sesinin duyulmasını sağlamak, taleplerinin ve ihtiyaçlarının mümkün olan en güçlü biçimde dile getirilmesi partimizin önceliği oldu. 

 

Temel yaklaşım olarak, 'Aramıza fiziki olarak mesafe koyabiliriz, ama hiçbir yurttaşımızı yalnız bırakmayacağız' dedik.
 
Daha önceleri, AKP’nin kendi ihtiyaç duyduğu yasaları çıkarmak için zorunlu olarak toplanması gereken zamanlar dışında Meclis’i çalıştırmama yaklaşımına ve AKP’lilerin genellikle TBMM çalışmalarına katılmamalarına ilişkin eleştirel bir yaklaşımımız olduğu  hatırlanacaktır.

Bunun yanı sıra partimiz TBMM’de sadece 2 milletvekili ile temsil edildiği için bu süreçte de Meclis çalışmalarına elimden geldiğince katılmaya çalışıyorum. Üstelik iktidarın tüm toplumu tek bir yere bakan, tek bir sesin çıktığı bir biçimde yönlendirmeye çalıştığı bir dönemde, TBMM’nin de aynı biçimde kullanılmasına engel olmak, halkın gerçek sorunlarının ve emekçilerinin sesinin en geniş kesimlere taşınabileceği bir kürsü olarak değerlendirmek anlamlı bir seçenek olarak görülüyor.  
 
Pek çok yönü halktan gizlenen, şeffaf olmayan ve emekçi yurttaşlarımızın neredeyse tamamen göz ardı edildiği bir süreçle karşı karşıyayız. Dahası, bu kaotik ortam fırsat bilinerek, halk düşmanı politika ve uygulamalara da hız verildi. Bunların engellenmesi, engellenemese bile halkın tüm ayrıntıları öğrenmesi için çaba harcıyoruz. 

 

Örneğin salgının kaynağı olan ekolojik yıkımı derinleştiren uygulamalar artarak sürüyor. Kayyum uygulamaları devam ediyor. Önümüze, ihtiyacın tam aksi yönde bir yargı paketi çıkarılıyor.  Salgın ile ilgili düzenleme adı altında milyonlarca insanın tek bir derdine bile çare üretmeyen, sadece patronları düşünen düzenlemeler yapılıyor. Halkımızın bunları bilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.
 
Ancak salgın elbette kişisel gündelik yaşamımı etkiledi. Öncelikle yurttaşlarımızın sağlığını gözeterek fiziki teması mümkün olduğunca azaltmak durumunda kaldık, çok acil olmayan tüm buluşmalarımızı erteledik, parti içi toplantıları mümkünse internet olanaklarını kullanarak yapıyoruz.  

Öte yandan, salgının kaynakları, ilerleyişi, halkın bundan nasıl etkilendiği ve etkilenebileceğine ilişkin güncel, bilimsel çalışmaları da takip etmeye çalışıyorum. Kapitalizmin yarattığı bu sağlıksız ortamdan çıkış yolları, sosyalist bir düzenin nasıl bir alternatif üretebileceğine ilişkin, partili yoldaşlarımla birlikte çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz.

Uzun süredir kapitalizmin belki de sadece biz sosyalistler tarafından vurgulanan kimi yönlerinin bu salgın sürecinde çok geniş kesimlerin doğrudan hayatını etkilediğini düşündüğümüzde sosyalist seçeceğin olması gerektiği kadar güçlü olmamasının acısını hep birlikte çektiğimizi söyleyebiliriz.

Bu eksiğin kapatılması için ülkemizin ve dünyanın içinden geçtiği sürece de uygun yeni bir siyasal dil, çağdaş bir örgütlenme anlayışı ve halkın en geniş kesimlerinin özne olabileceği mücadele biçimlerini geliştirmek uzun süredir üzerine tartıştığımız başlıklardı, şimdi ne kadar önemli ve yaşamsal olduğunun yaşayarak görüyoruz ve üzerine daha fazla çalışmamız gerektiği açık.

 

Öte yandan son 20-25 yıldır evimde en fazla vakit geçirdiğim dönemde olduğumu da ekleyebilirim. Bu vesileyle bir yandan yoğunluk nedeniyle okuyamadığım kitapların sayısını azaltma ve en önemlisi çocuklarımla epey vakit geçirme olacağı bulduğumu da söyleyebilirim. 
 
Uzun süredir yayıncılık dünyamıza önemli katkılar yapan Yordam Kitap’a özel olarak teşekkür etmek gerekiyor. Tam evde kalmamız gereken günlerde 'Gençlerle Baş Başa' adıyla yeni bir dizinin ilk kitapları da çıktı. Metin Çulhaoğlu imzalı 'Sosyalizm', Fikret Başkaya imzalı 'İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım' ve Jean Ziegler imzalı 'Kapitalizm' kitapları hem kolay okunan hem önemli çalışmalardı, sıcak sıcak okuma şansım oldu.

Marksist klasikleri yeniden çevirme girişimlerinin de 'tam zamanında' olduğunu eklemek gerekiyor, hem yaşadıklarımızı anlamak, hem değiştirmek için mutlaka faydalanmamız gereken bu eserleri de herkese öneriyorum.

 

Mustafa Destici AA.jpg
Mustafa Destici / Fotoğraf: AA


Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici: Köyünde vakit geçirmeyi seviyor

Büyük Birlik lideri Destici, basın toplantılarına devam ediyor. Bugün Meclis'te yaptığı basın toplantısı sonrası yarın da partisinde bir toplantı düzenleyecek.

Teşkilatlara genelge gönderen Destici, yapılması gerekenlere dikkat edilmesini istemiş ve kendisi de sosyal mesafe kurallarına dikkat ediyor.

Boş vakitlerinde Fahir Armaoğlu'nun 19. ve 20. yüzyıl Dünya Siyasi Tarihi'ni, Mehmet Niyazi Özdemir'in İslam Devlet Felsefesi kitabını, Abdürrahim Fevaları kitabını okuyor.

Boş zamanlarında Eskişehir'deki köyünde kalmayı tercih ediyor. Virüsle ilgili partide yaşlı mensuplarının tamamına izin verilmiş.

Bu süreçte Bilim Kurulu'nun uyulmasını istediği kurallara uyuyor ve parti tabanının da uyması için talimatlarını veriyor.

Eskişehir'in Günyüzü İlçesi'nin Gecek Köyü'nde bağ bahçeye sahip olduğu ve yazdan, kışlık bütün bitkisel ürünleri hazırlandığı için bunları tüketmeye çalışıyor.

Katı yiyeceklerden ziyade sulu yemekler tercih ediyor. Özel bir beslenme uygulamıyor.

 

 

Yarın: CHP-İyi Parti-Saadet Partisi-Deva Partisi- Hüda-Par-Vatan Partisi-Demokrat Parti liderleri

 

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU