Tuvalet kağıdı hisse senedine karşı!

Hakan Gülseven Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Pixabay

Öğretim görevlisi ve finansçı Mert Yılmaz sosyal medya hesabından, “Neden herkes marketten elinde tuvalet kağıdı ile çıkıyor? Makarna, kolonyayı anladık da tuvalet kağıdı niye?” diye sordu.

İktisatçı Mahfi Eğilmez de, yine sosyal medya hesabından Mert Yılmaz’a müstehzi yanıt verdi:

Hisse senedi aldılar yandılar, şimdi daha işe yarar kağıtlara yöneliyorlar.


Evet, bazen, bazı kağıtların kullanım değeri birden bire yer değiştirebiliyor. Tuvalet kağıtları hisse senetlerinden daha hayati bir değer kazanabiliyor.

Misal, Kolombiya’nın efsane uyuşturucu patronu Pablo Escobar, saklandığı evde, sırf ufak kızı üşüyor diye 2 milyon doların üzerinde banknotu şöminede yakmıştı.

Aynı ateşte yemek pişirdiği de söyleniyor.

Öyle bir an ki, çuvallarca banknot, ufak bir çocuğun ısınma ihtiyacı karşısında birden bire önemsiz hale gelebiliyor…

Tam da şu anda, sadece ‘koronavirüs’le sınanmıyoruz, tüm bir yaşam, tüm bir sistem sorgulanıyor.

2020 yılı, tabiri caizse, bir sınanma yılı haline geldi.

Koskoca bir kıta, bir türlü söndürülemeyen yangınlara maruz kaldı. Dünyanın dört bir yanında iklim felaketleri açığa çıktı.

Britanya, Mısır gibi ülkeler tarihlerinde görmediği fırtınalarla, sel baskınlarıyla yüzleşti.

Bunlar yetmedi, meteor yağmuru ve bir meteorun dünyaya çarpma ihtimalinden söz ediliyor.

Biz Türkiye’de korku tüneline girmiş gibiyiz.

Bir dizi deprem yaşadık. Suriye’de ve Libya’da savaşların bir parçası haline geldik. Ucuz atlatılan bir uçak kazası yaşadık. Çekirge istilası kapımızdan İran’a sıçradı.

Ama çekirge bu, belli mi olur, içgüdüleri alır, milyonlarca çekirgeyi bizim buğday başaklarına doğru sürükler…

Ve nihayet şimdi hem biz hem dünya, hep beraber ‘koronavirüs’le sınanıyoruz…

Böyle zamanlar, sınanma zamanları olduğu kadar, sorgulama zamanlarıdır da.

İspanya tüm sağlık hizmetlerini kamulaştırmayı tartışmaya başladı bile. Bunun arkası gelecek.

Tüm dünya, eğitim ve sağlık hizmetlerini piyasanın insafına bırakmanın vahim bir hata olduğunu idrak edecek.

Belki biraz iddialı bir öngörü olacak ama dünyayı saran koronavirüs paniği bir “hayra vesile olacak”:

Genel kabul görmüş neo-liberal safsatalar fikri hegemonyasını kaybetmeye başlayacak.

Kamu sağlık sisteminin önemi bugün çok daha anlaşılır hale geldi.

Zenginlerin özel sigortalarıyla satın alabildiği beş yıldızlı otel konforundaki hastane odaları birden bire “yalan” oldu. Özel sağlık sigortalarının koronavirüsü kapsamadığı ilan ediliverdi!

Şimdi zenginler de kamu sağlığı sistemine mahkum!

Yeterli ödeneği olmayan, sıkış tepiş hastanelerde halka sağlık hizmeti vermeye çalışırken üstüne bir de her gün öfkeli hasta yakınlarının şiddetine maruz kalan fedakar kamu sağlık emekçileri, şu anda tek dayanağımız.

Öyle ki, yeterli ekipman olmadan, elbette kaygı duyarak ama canla başla hastaneleri daha fazla vakaya hazırlıyorlar.

İktidarın üst düzey temsilcileri kendilerini her şeyden izole etmiş, korunma duvarlarını arşa yükseltmişken, profesöründen hemşiresine kadar tüm bir kamu sağlığı personeli sahada her türlü hayati riski alarak acil durum şartlarında çalışıyor.

Bu şartlar hiç de iyi değil.

Bir hemşire arkadaşım, sosyal medya hesabında İngiltere’deki Chelsea futbol kulübünün stat otelini sağlık çalışanlarına açtığı haberini paylaşıp şöyle yazmış:

Sabun ve el kremi almak için internette en ucuzunu arıyorum, otel filan talep etmedik, gerisini siz düşünün…


Bakın, okullar kapatıldı, kahvehaneler kapatıldı, Kabe kapatıldı, Vatikan kapatıldı ama kamu hastanelerini kimse kapatamıyor!

O yüzden, gerekirse o hisse senetlerini, banknotları, bonoları yakacağız ve kamu sağlığını tesis edeceğiz.

Ve canımızı teslim ettiğimiz hemşirelere, doktorlara, sağlık emekçilerine sabun, el kremi, kağıt havlu, tuvalet kağıdı dağıtacağız…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU