Medyanın futbolu altın dönemini yaşıyor

Okan Can Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Türkiye’de futbol battıkça tartışmalar daha da artıyor. Bununla beraber spor medyası, açıktan taraftarlık yaparken, asıl işleri habercilik olan gazetecilikten çok, taraftarı oldukları kulüplerin iletişim ekibi gibi çalışıyorlar.

Bundan rahatsız olmuyorlar çünkü özellikle de sosyal medyada popülerlikleri ve takipçileri artıyor. Fakat bunu yaparken, futbolun altında yanan ateşe odun atmış oluyorlar.

Son haftalarda, Fenerbahçe kulübü ve başkanına yönelik ölçüsüz eleştiriler, ithamlar, Fenerbahçe’den çok Türk futboluna zarar verirken, açıktan başka bir camia adına iletişim yapan, teknik direktörleri kulüpleri adına savunan medya mensupları, Türk futbolunun batışına katkı sağlıyorlar.

Geçmiş yıllarda bir gazetenin spor müdürünü ya da muhabirinin adını bilmeyen takım taraftarları, şimdi ise spor medyasındaki çoğu kişinin adlarını biliyorlar.

Artık spor medyasında çok sayıdaki yorumcu ve muhabirler, futbolcular kadar ünlüler ve yakın oldukları kulüpler için önem arz ediyorlar.

Türk futbolu gerilerken, altın dönemini yaşıyor spor medyası.

Transfersiz geçen ara transfer döneminin gündemi, harcama limitlerinden sonra Trabzon-Malatya-Fenerbahçe üçgeni arasında yaşanan maç erteleme tartışmaları oldu.

Trabzonspor ve Fenerbahçe arasında yapılacak maç öncesi sistemli olarak artan gerginlik, şimdilik rating getiriyor.

Türk futbolunda kulüpler arasındaki bu gerginlikler, tartışmalar, medya ve sosyal medyanın desteği ile kazananı olmayan bir boks maçına benziyor.

Medyanın, taraftarların, bazı kulüplerin daha çok yumruk görmek ve daha agresif olmasını istediği tartışmalar ile rakip kulüpler, kan revan içinde kalan boksörler gibi birbirlerinin canını acıtıyor.

Ve her yıl bu süreç, bu döngü ile devam ediyor, bazen rakipler değişiyor ama sistem değişmiyor. Sonrası artan borç fatura ediliyor. 


Türkiye’de şampiyonluk çok pahalı

Bu tartışmalar ile beraber başarı kriterlerini de dominant spor medyası belirliyor.

Türkiye’deki futbol sisteminin temel işleyişi rakipleri yok etmek üzerine kurulurken, kazanmak üzerine harcanan paralar ile şampiyon olan teknik direktörler, başarılı ve dokunulmaz olabiliyor.

Spor basını, kimin başarılı olduğuna da karar verirken, kulüplerin marka değerinden çok, kişilerin marka değeri önemseniyor.

Galatasaray’ın, son 2 yılda şampiyon olurken 40’ın üzerinde transfere harcadığı para 83 milyon euro.

Bunun üzerine maaş yükü eklendiği zaman, harcanan o kadar para ile gelen pahalı şampiyonluk, teknik direktöre kulüpten daha çok fayda sağlıyor.

Türk futbol sisteminde, değer yaratmayan, futbolcu satışından para kazandırmadan, Avrupa’da gruplardan çıkamadan, şampiyonluk için kurulan yüksek maaşlı kadrolar ile zar zor şampiyonluk yarışında kalan teknik direktörlerin, başarılı sayılması futbol konuşulmadığı için gündeme de gelemiyor.


Türk futbolunun gençlere ve profesyonellere ihtiyacı var

Türkiye’de futbol iklimi, camiaları kendi içlerine kapatırken ve aynı sorunları olan taraftarları birbirlerinden uzaklaştırıyor.

Rekabet, zarar verme üstüne kurgulanıyor ve siyasetten destek alarak dönemsel kazanımlar hedefleniyor.

Sürdürülebilir finansal yapı ve saha içinde futbol ekolu olmayan bir futbol sistemi bu.

Bu yüzden her şeyin düzgün olduğu futbol sisteminde, mevcut aktörlerin çoğu değişeceği için sistemin düzelmesi kimsenin işine gelmiyor.

Eskiden düşük gelirli kesimlerin sporu olan futbol, artık zenginlerin gölgesinde oynanıyor.

Federasyon yönetimleri, kulüp yönetimleri ve alta doğru inen hiyerarşik düzen profesyonelleşmedikçe, spor medyası futbol konuşmadıkça Türkiye’de futbol sistemi düzelemeyecek.

Avrupa’da yaklaşık 750 milyon euro ile en çok gelir elde eden 7‘inci lig olan Süper Lig, artık gelirini gençlerle istihdam ve umut olarak paylaşmak zorunda.

Futbolcu ve antrenör olma hayalleri ile yanan binlerce genç bu gelirlerden pay alabilir.

Yaşlı yabancı futbolculara, menajerlere ve değer yaratmayan antrenörlere harcanan paralar, bu alanda hayalleri olan çocuklara, gençlere ayırabilir.

Eğitimli, analiz yapan, sahadaki futbolu okuyan, Avrupa futbolunu yakından bilen gençler de spor medyasına katılabilir.

Maç devam ediyor, Türk futbolu hala kazanabilir.

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.  

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU