Somali yine silahların gölgesinde

Eş-Şebab, Somali'de Federal Geçiş Hükûmeti'ni ortadan kaldırmak için savaşan bir silahlı örgüt. 2011 yılı itibarıyla ülkenin güneyinin çoğunu kontrol ediyor

Başkent Mogadişu’da parlamento binası yakınlarında bomba yüklü araçla gerçekleşen saldırının ardından olay yerinde toplanan Somaliler / Fotoğraf: AFP

Somali’deki savaş ve barış arasındaki çelişkili zeminde Eş-Şebab Hareketi, Somali'deki aşırılık yanlısı hareketlerin en önemli örneklerinden biri haline gelirken son olarak bu yılın başlarında Kenya'nın doğusundaki ABD güçleri tarafından kullanılan bir askeri üssü hedef aldı.

El Kaide’ye biat eden Eş-Şebab, El Kaide’nin lideri Usame bin Ladin’in öldürülmesiyle örgütün gerilemeye başlamasının ardından IŞİD'e yöneldi.

Ancak IŞİD'e Irak ve Suriye’deki gücünü kaybetmesiyle örgütün Afrika’nın doğusundaki halefi olarak yoluna devam ediyor. Eş-Şebab Hareketi başlangıçta, Mogadişu’yu kontrol eden İslami Mahkemeler Birliği’nin (ICU) askeri kolu olarak ortaya çıkmıştı. Bu durum, Somali'nin kabileler arasındaki çatışmalara ve aşırılık yanlılarına karşı dayanıklılığına dair soru işaretlerini ortaya çıkardı.

Krizin derinliği

‘Başarısız devlet’ kavramının örneği olan Somali’deki mevcut kriz kemikleşirken bu kavram ilk kez 2005 yılında ABD merkezli Foreign Policy dergisinde Barışa Destek Fonu ve Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nın (CEIP) da onayıyla ‘bir devletin kendi toprakları üzerindeki kontrolü kaybetmesiyle başarısız olması’ şeklinde açıklandı.

Somali devletinin başarısızlığı, ülke genelinde güçlü bir meşruiyete sahip olamamasından kaynaklanırken mücadeleden çekilmesinin bir sonucu olarak yolsuzluk, zayıf siyasi temsiliyet, askeri gücün kötüye kullanılması ve vatandaşları çatışmaya iten güçlerin vurduğu devlet, halk ile arasındaki toplumsal anlaşmanın bileşenlerini de kaybetti.

Tüm bunların yanı sıra 1960’larda sömürgecilikten kurtularak bağımsızlığına kavuşan Somali, tam bir liderlik sıkıntısı çekiyor. İktidara gelen hükümetler, kabilecilikle, kabileciliğin dışına çıkma girişimleri arasında değişkenlik gösteriyor.

1980’lerde başlayan ve 1991’de General Siad Barre’nin devrilmesine kadar devam eden iç savaş, binlerce sivilin ölümüne ve yaralanmasına neden olurken kaosun yayıldığı Somali’de silahlı gruplar arasındaki çatışmalar hala devam ediyor.

Somali halkının tek kabileden gelmesine rağmen devlet yapısında din, dil, ırk ve kültür birliği öne çıkmıştır. Ancak siyasallaştırmak amacıyla halkın sömürgeleştirilmiş doğasını bozma girişimleri, güç ve ülke zenginlikleri üzerinde çatışmalara yol açtı. Mevcut kriz, ülkenin liderlikten yoksun olması, halkın siyasallaşması ve güç ve zenginlik mücadelesi gibi, Somali’nin sömürgeleştirilmiş doğasından kaynaklanan bir krizdir ve bu sömürgeleştirilmişlik, siyasi kültürün panzehiri olmuştur.

Eş-Şebab Hareketi’nin ortaya çıkışı

Etiyopya askerleri, Ocak 2009'da Somali'den çekildiler ve arkalarında Afrika Birliği’nin (AfB) zayıf koalisyon hükümetinin yetkisini empoze edebilmesi için gönderdiği binlerce askeri bıraktılar. Etiyopyalı askerilerin çekilmesini fırsat bilen Eş-Şebab Hareketi, hızla ülkenin güneyini ele geçirmeye başlarken sadece birkaç bölge Somali hükümetinin ve AfB birliklerinin kontrolü altında kaldı. 1991 yılında merkezi hükümetin çöküşünden sonra kurulan ve Mogadişu'yu kontrol eden, İslam hukukuna dayalı bir devlet kurmayı amaçlayan ICU, buna sadece birkaç ay dayanabildi. Daha sonra 1994 yılında yeniden ortaya çıkan ICU, 2006 yılında askeri kolu olarak Eş-Şebab Hareketi’ni kurdu. Eş-Şebab daha sonra El Kaide ile ilişkilendirildi. Ardından 2009 yılında resmen El Kaide’ye biat ettiğini duyurdu.

Radikalizmin yayılması

İç savaşın ardından, Eş-Şebab içinden bir grup, Eylül 2014'te IŞİD'e biat ettiğini duyurdu. 2015 yılından bu yana IŞİD ile El Kaide arasında devam eden çatışmalar son olarak Aralık 2018’de iki örgütün vekilleri arasında yaşanan bir askeri çatışmaya dönüştü. Fakat daha sonra iki taraf üç yıl süren ateşkes ilan ettiler. İki radikal grup arasındaki ateşkesin sona ermesi yeni çatışma döneminin de kapılarını açtı.

Korku devam ediyor

İşte Somali’nin yeniden silahların gölgesine girdiğinin işareti niteliğindeki olaylar;

2011 yılında başkent Mogadişu’dan çıkarılan Eş-Şebab, yeniden şiddet eylemleriyle başkente geri döndü. Ülkenin merkezinde ve güneyindeki kırsal bölgelerde kontrol sağlamak amacıyla bombalı araç saldırıları düzenleyen ve Somali hükümeti ve yabancı istihbarat teşkilatları için casusluk yapmakla suçladığı kişileri infaz eden hareketin birkaç üyesi ABD’nin Aralık 2018'de, Somali'nin güneyinde düzenlediği hava saldırılarında öldürüldü.

Eş-Şebab’ın tehditlerine rağmen, ABD ülkedeki ‘göreceli istikrar’ olarak nitelendirdiği bir dönemde yaklaşık 30 yıllık bir aradan sonra Ekim 2018'de Somali'deki büyükelçiliğini yeniden açtı. Somali bu adımı memnuniyetle karşıladı. Çünkü uzun yıllar süren bir iç savaştan çıkan ülkenin herhangi bir uluslararası kuruluşa üyeliği ona diğer ülkelerle eşit olma fırsatı veriyor.

Eş-Şebab geçtiğimiz yıl Somali'de bombalı bir araçla gerçekleştirdiği saldırıyla 200'den fazla kişinin ölümüne yüzlerce kişinin yaralanmasına neden oldu. Mogadişu’daki saldırı Eş-Şebab’ın en büyük eylemlerinde bir olarak nitelendiriliyor.

Eş-Şebab Hareketi, 5 Ocak’ta Kenya’nın kuzeyinde bulunan ABD üssü ve bir kiliseye saldırı girişiminde bulundu. Ancak saldırı, püskürtüldü. Saldırının, ABD’nin Eş-Şebab’la mücadele için Kenya’da asker konuşlandırmasına bir yanıt olduğu belirtildi.

Devletin geleceği

Bazı uluslararası güçlerin arzuları ve Afrika kıtasındaki vekillerine göre Somali hala savaş ve barış arasında gidip geliyor. Bu ülkenin iç savaş tarihi, savaş tüccarlarının faaliyetleriyle tekerrür ediyor. Somali'deki devlet kavramı farklıdır. Siyasi elitler, devletin çoğulculuğunu ve yapısının merkezi mi yoksa federal mi olduğunu hala tartışıyorlar.  Buna karşın EŞebab, ülkenin bağımsızlığını, sömürge sürecinin devamı olarak gördüğü için tanımıyor ve İslam hilafetini geri getirmeye çalışıyor.

Öte yandan Somali’nin Afrika kıtasındaki önemli su yollarına bakan konumu da ona iyi gelmiyor. Hint Okyanusu ve Basra Körfezi’ne bakan uzun sahilleri onun için sadece, bölgedeki çıkarlarını korumayı amaçlayan yabancı askerin konuşlanmasıyla bir rahatsızlık kaynağı oldu. Bu da bölgedeki yabancı güçlerin istenmeyen varlığına dayalı başka bir çatışma türünü yarattı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre,  Somali’deki kriz, siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel ve güvenlik olmak üzere ülkedeki tüm hayati yönleri etkiliyor. Buna herkesin zarar gördüğü yolsuzluk ve hükümetin ekonomi politikalarının başarısızlığı da eşlik ediyor. Eş-Şebab gibi radikal gruplar da uluslararası güçlerin barışı sağlamak için sarf ettiği çabaları baltalayarak, korku salarak ve düşmanca davranarak ülkeyi içten içe yiyip bitiriyor. Bu boşluğun ortasında, Afrika ülkelerinin siyasi ve kültürel alanlarını olumsuz yönde etkileyen kriz, devleti de ihtiyaç duyduğu uluslararası destekten mahrum bırakıyor. Bu olaylar, Somali'nin bulanık imajını tamamlamak üzere gerçekleştiriliyor gibi görünüyor. Tam da iç savaşla geçen yıllar geride bırakılırken, açılan yaralar neredeyse iyileşmişken ve ülke kalkınmaya başlamak üzereyken terör, Somali’nin yeniden küllerinden doğmasını engelliyor.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

DAHA FAZLA HABER OKU