​İsrail'de yayınlanan raporda Hizbullah’a önleyici saldırı düzenlenmesi istendi

İsrail'in 2020 beklentilerinin ve İran'a nasıl cevap verileceği konusundaki tutarsızlığını yansıtan ayrıntılara değinilen medyaya açık bir toplantıda Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin'e teslim edilen rapor, ciddi bir tartışma yarattı

İsrail birden çok cephede çatışmalara mı tanık oluyor? / Fotoğraf: AFP

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, özellikle Kasım Süleymani’nin ölümünün ardından İran'a yönelik tehditlerin dozunu azaltmak yerine Washington ile sıkı ilişkileri olduğu izlenimi vermeye yönelik hamlelerini hızlandırdı. Netanyahu’nun İsrail'in güvenliğini sağlama ve tehditlerine karşı koyma yeteneklerini gösterme çabalarının zirve yaptığı bu dönemde Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü (INSS), bugüne kadarki en önemli güvenlik raporlarından biri olarak kabul edilecek bir rapor yayınladı. Yapılan değerlendirmeler siyasi ve askeri kurumların planlarını ve stratejilerini belirlerken bu raporu dikkate almaları gerekeceği yönünde.

Siyasetin, güvenliğin ve ordunun başarısızlıklarına değinilen raporda 2020'de çeşitli cephelerde beklenen olası çatışma risklerine ilişkin uyarılar da yer alıyor.

INSS Müdürü Amos Yadlin, raporun karar vericilere yönelik bölümünde Hizbullah’ın İsrail güvenliğini tehlikeye sokan füze projesine yönelik önleyici bir darbe vurulması çağrısında bulundu.

İsrail'in 2020 beklentilerinin ve İran'a nasıl cevap verileceği konusundaki tutarsızlığını yansıtan ayrıntılara değinilen medyaya açık bir toplantıda Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin'e teslim edilen rapor, ciddi bir tartışma yarattı. Çok sayıda güvenlik yetkilisi, İran'ın Süleymani suikastına sınırlı bir yanıt verdiğini, bunun bir cephede başlayıp diğer cephelerde biten bir savaşa yol açmayacağını ileri sürüyor.

Söz konusu rapor, yeni bir stratejiye ihtiyaç duyulacağının düşünüldüğü Süleymani suikastının ardından geldi.

Yetkililer, INSS ve söz konusu araştırmalar ışığında, İsrail’in kendisine geçmiş yıllarda verilen fırsatları kullanmadığı için stratejik durumunda gerileme olduğu bir dönemde söz konusu raporu masaya yatırdı.

Ordu hazırlığı

Raporun en net sonuçlarından biri de ordunun İsrail’in farklı cephelerde savaşa girmesine karşı hazırlıklı hale gelmesi gerektiği. Raporda konuya dair şu ifadelere yer verildi:

“İran'ın Suriye, Irak ve Lübnan'daki konumu devam ederken askeri kurumların ordunun İran’la, Suriye tarafından Hizbullah’la, Gazze tarafından da Filistin’deki örgütlerle yüzleşmeye hazır olacak yönde güçlendirilmesi için çalışması gerekiyor.”

Raporu hazırlayanlar, saldırı yeteneklerini geliştirmenin, modern stratejiler ve İran’ın Hizbullah’ın ve Hamas’ın yetenekleri karşısında uygun operasyonlar belirlemenin önemini vurguluyor.

Stratejik öneme sahip rapor ayrıca İsrail'in düşmana karşı istihbarat, hava ve teknoloji üstünlüğünü korumasının önemine de odaklanıyor. İsrail’in sakinlik politikası yerine hem savunma hem de hücum yeteneklerini etkinleştirmeye çalışması gerektiği belirtiliyor.

Tehditler karşısında alternatif yollar

INSS’nin raporu, ülkenin içinde bulunduğu stratejik süreçte toplumda ortaya çıkan bölünmeler, yani İsrail’in ciddileşmekte olan sosyo-politik durumu konusunda da uyarıda bulunuyor. Seçimlerin ardından kurulacak hükümetin bu konuyla ilgilenmesi gerektiği vurgulanıyor.

Kurulacak hükümetin bir yandan ciddi tehditlerle mücadelede alternatif yolları ele alması, diğer yandan da gerginliği azaltacak siyasi yollara başvurması gerektiği de rapordaki öneriler arasında.

İsrail yükseliş yolunda

Raporda İsrail’in gereken siyasi söylemi üretmesiği, bu yüzden de bölgedeki yeni gerçeklere uygun olmayan bir güvenlik fikrinin geliştirilememesine sebep olan “stratejik bir çıkmazda” olduğu da belirtiliyor.

Yadlin, raporun sunumunda yaptığı açıklamada İsrail’in Suriye’ye yönelik hamlesinin sona ermesine dikkat çekerek bu durumun ülkeyi tırmanışın eşiğine getirdiğine dikkat çekti. Bu tür bir durumda operasyonların hızıyla uyumlu araç ve üslubun kullanılması ve yeteneklerin de bu doğrultuda hazırlanması gerektiğini vurguladı.

Öneriler

Söz konusu stratejik raporda öne çıkan öneriler ise şu şekilde sıralandı:

- İsrail’in İran'ın nükleer füze üretme eşiğinde olduğu senaryosuna hazır olması gerekiyor. Böyle bir durumda Tel Aviv ve Washington’ın ortak bir çalışma planı oluşturması ve öncekinden daha iyi olması beklenen yeni bir nükleer anlaşma üzerine uzlaşmaları lazım.

- Suriye ve İran’ın buradaki varlığına yönelik mücadele devam etmeli.

- Karşı tarafların kendini geliştirdiği noktalarla mücadele edilmesini sağlayacak bir savunma stratejisi geliştirilmeli.

- Düşman karşısında caydırıcılık özelliği geliştirilerek bu durum garanti altına alınmalı.

- Hassas füze projesine karşı çıkmak için özellikle Hizbullah'a yönelik önleyici saldırı gerçekleştirilmeli.

Önleyici saldırı

Raporda aynı zamanda ABD seçimlerine dikkat çekildi. Bu seçimlerin Tel Aviv ile Washington arasındaki mevcut dostane ilişkileri sembolik ilişkilere dönüştürebileceği belirtildi. Raporu kaleme alanlar, İsrail’in hem güvenlik hem de siyasi açıdan daha güçlü hale getirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Diğer yandan ise İsrail’in ABD’deki çeşitli Yahudi akımlarına duyarlı olmayan siyasetin ardından kesilen, 'büyük Yahudi halkını' yeniden bir araya getirme çabalarına devam etmesi gerektiği vurgulandı.

Rusya konusuna da değinen raporda Moskova ile askeri güçlerin yan yana olduğuna dikkat çekilerek çıkarların kesiştiği noktalarda çatışma yaşanmaması için stratejik diyaloğa devam edilmesi çağrısında bulunuldu. Konuya dair yapılan değerlendirmede şu ifadeler kullanıldı:

“Rusya’nın İsrail’in iki düşmanı, İran ve Suriye ile müttefik olduğu unutulmamalı. Rusya’nın İranlıları Suriye’den uzaklaştırma vaadi, Rusya ile Suriye arasındaki ilişkilerin güçlenmesi olasılığını ortaya koyuyor. Bu nedenle İsrail’in Suriye’deki faaliyetleri her hâlükârda operasyonel bir dikkat gerektiriyor.”

Putin’in gerilimi önlemedeki çıkarı

Rusya meselesine İsrail İstihbarat Birimi eski şefi Oded Granot tarafından hazırlanan bir diğer raporda da yer verildi. Rusya'nın Suriye'deki rolünün önemine dikkat çekilen değerlendirmede şu ifadeler kullanıldı:

“Süleymani’nin tasfiyesinin ardından Kremlin’in tüm Ortadoğu'ya yönelik endişeleri olduğu görülüyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Suriye'ye ziyareti de bunu doğruluyor. Putin'in endişesi, Rusya'nın tasfiye karşısındaki disiplinli yanıtıyla kanıtlanabilir. Zirâ İran ve Rusya müttefik koumundalar. En son Kuzey Hint Okyanusu'nda ortak manevra yapmışlardı. Putin’in Trump’ın davranışını kınamasını bekleyebilirdik. Ya da İran halkının almak istediği intikamı desteklediğini görebilirdik. Ancak bunların hiçbiri yaşanmadı. Rusya sadece çok zayıf bir tonda eleştiriyle yetindi.”

Granot, Rusya’nın Suriye’deki kaygısının ABD kuvvetlerinin bölgedeki varlığını devam ettirmesinden kaynaklandığı görüşünde:

“İranlılar bu kuvvetlere dokunacak olursa ABD yalnızca Suriye’de değil, İran’ın desteklediği milislerin olduğu her yerde gücünü kullanacak. Bu da Suriye’deki Rus kuvvetlerini çıkmaza sokacak. Bir diğer endişe de bu milislerin Suriye topraklarında İsrail’e karşı hareket etmek için emirleri Tahran’dan alıyor olmalarıdır.”

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Elif Turan

independentarabia.com/node/85101

DAHA FAZLA HABER OKU