ABD'yle savaş çıkarsa Çin, İran'ın tarafında yer alabilir

Pekin'in Tahran'la bağları enerji ve jeopolitik stratejileri açısından hayati önem taşırken, denkleme Moskova da dahil edildiğinde yangının yayılması gerçek bir olasılık halini alıyor

(Askeri personel, İranlı komutan Kasım Süleymani'nin 5 Ocak 2020'de Tahran Ahvaz Uluslararası Havaalanı'na getirilen tabutunu taşıyor (Hüseyin Mersadi / Fars News / AFP)

ABD'nin Cuma günü gerçekleştirdiği İranlı General Kasım Süleymani suikastı sonrası Alman Spiegel Online bunun İran'a savaş ilan etmeye benzediğini yazdı. Şimdi ABD Kongresi, "Trump Beyaz Sarayı"nın savaş alanına doğru yürüyüşünü engellemeyecek olmasına rağmen, resmi bir savaş ilanı tartışmasıyla çalkalanıyor.

Geçen Mart ayında Başkan Donald Trump, Pentagon'un İran'a karşı 120 bin ABD askeri gönderme planını gözden geçirmişti. Bölgeye 3 bin 500 ABD askerinin konuşlandırılmasıyla sonuçlanan mevcut askeri takviye, bu planın parçası olabilir. Yine 2017'de, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Trump Beyaz Sarayıyla yakın ilişkilere sahip bir düşünce kuruluşu, İran'da rejim değişikliği planlarının ana hatlarını belirten 7 sayfalık bir bilgi notu göndermişti. Mevcut durum da bu senaryodan esinlenmişe benziyor.

Bir sonraki soruyu, bölgesel güçlerin ABD-İran savaşına nasıl tepki vereceği oluşturuyor.

Çin ve Rusya bu soruyu Umman Körfezi'nde geçen haftaki savaş oyunları aracılığıyla cevaplayarak ABD'ye İran'ın izole olmadığı ve güçlü müttefiklerinin bulunduğu mesajını vermişti. ABD Ordusu'ndan emekli Albay Douglas Macgregor İran'la yaşanacak bir savaşın Çin ve Rusya'yı da içine çekeceği uyarısını da zaten geçen sene yapmıştı.
 

Gulf-of-Oman.jpg
Çin Halk Kurtuluş Ordusu Donanması'ndan bir destroyer ile İran ve Rus donanmalarından birer fırkateyn Hint Okyanusu ve Umman Körfezi'nde ortak deniz tatbikatı yapmıştı. Fotoğraf İran Ordu Ofisi tarafından 28 Aralık 2019'da servis edilmişti (AFP / İran Ordusu ofisi)

 

Şu an için Çin'in tepkisi hem İran hem de ABD'ye sükuneti koruma ve gerilimi azaltma yönünde çağrıda bulunmak ve durumu yakından takip etmek oldu. Savaş istemeyen Pekin'in Avrasya entegrasyon planı olan Kuşak ve Yol Girişimi'ni sürdürebilmek için Ortadoğu'da istikrara ihtiyacı var. İran'in istikrarında Çin'in büyük payı var: İran petrolünün en büyük alıcısı olan Çin aynı zamanda İran'ın en büyük ticaret ortağı; İran ise Kuşak ve Yol Girişimi için coğrafi açıdan kilit bir kavşakta bulunuyor.

Suudi Arabistan'ın ve diğer Körfez ülkelerinin hala ABD güvenlik şemsiyesi altında olduğu ve ABD askeri üslerini barındırdığı düşünüldüğünde Çin'in stratejik hesaplarında İran daha önemli bir yer tutuyor olsa da, Çin şimdiye kadar Ortadoğu'da Suudi Arabistan ve İran'la olan ilişkisini dengelemeye ve bu ikisi arasında bir güvenlik duvarı oluşturmaya çalıştı. Çin aynı zamanda bölgede Batı destekli yeni rejim değişikliklerine de karşı çıkıyor; İran da ABD hegemonyasını destekleme ve çok kutuplu bir dünyaya doğru ilerleme noktasında önemli bir partner konumunda.

"Bu Çin'le ilgili"

Eğer bir ABD-İran savaşı patlak verir ve İran hükümeti devrilirse, bu Çin'in bölgesel çıkarları açısından yıkıcı olurdu. Robert Kaplan'ın New York Times'ta yayımlanan "Bu İran'la değil, Çin'le ilgili" başlıklı makalesinde dediği gibi, Mevcut ABD-İran açmazı çok daha büyük bir konuya işaret ediyor.

Coğrafya jeopolitik açıdan önem taşır, bu bağlamda Umman Körfezi sadece Umman'la İran'ı değil, aynı zamanda Çin'in Gwadar'da son model bir liman inşa ettiği Pakistan ve Umman'ı da ayırıyor. Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi için İran, Ortadoğu'yu, kıta altı Güney Asya'yı ve Doğu Asya'yı birleştiren bir menteşe görevinde.

Petrol ithalatçısı konumundaki Çin, tedariğinin yarısını Basra Körfezi'nden sağlıyor. Ancak deniz haberleşme hatlarını ABD Deniz Kuvvetleri kontrol ediyor. Bu nedenle, Çin'in ilk kaygısını bir çatışma halinde Tayvan Boğazı veya Güney Çin Denizi'nden yapılan petrol ithalatına yönelik ABD kısıtlamaları oluştururken, ikinci sırada ise yurt dışındaki olayların Çin ekonomisine zarar verebilecek fiyat dalgalanmalarına sebep olması yer alıyor. En önemlisi, ABD Deniz Kuvvetleri'nin tam blokajına engel olmak için Çin'in Basra Körfezi'nin "doğu kanadında" İran'a ihtiyacı var.

Bu, uzak mesafelerdeki beklenmedik hadiselere karşı oluşturulan sigorta planı, prestijli Çin Strateji ve Yönetim Topluluğunu'nun (China Institue of Strategy and Management, CISM) etkili Strateji ve Yönetim Dergisi'nde (Strategy and Management Journal) 2000 yılında çıkan bir makalede açıklanmıştı. Makalenin yazarı ve Çin Sosyal Bilimler Akademisi'nde araştırma görevlisi Tang Şiping, ABD'nin petrol zengini Basra Körfezi'nin batı kıyısını Amerikan yanlısı vekilleri (Suudi Arabistan ve küçük Körfez devletleri) aracılığıyla kontrol ettiğini, pratikte burayı ABD için bir "iç deniz" haline getirdiğini ve bu pozisyonu değiştirmeyi amaçlayan meydan okumaların muhtemelen başarısız olacağını öne sürüyordu.

Yine de Çin ve Rusya İran'la ilişkilerini genişletirse, ABD'nin hamlelerini önleyecek "asgari dengeyi" koruyabilir. Körfez'den yapılan petrol ithalatının güvenliği, hem ABD kontrolündeki batı kıyısına hem de Çin-Rusya destekli İran'daki doğu kıyısına ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle bu eksen, ABD'nin diğer ülkelere petrol ambargoları uygulamasına engel olacaktır. Bunun yanında Çin, Rusya ve İran'ın Körfez'in "doğu kıyısını" kontrol etmesi sebebiyle Washington; Çin'in Körfez'deki petrol tedariğini kapatmayacaktır.

Büyük bir güç çatışması söz konusu mu?

Geçmişte Çin'in Ortadoğu politikası, İran'a yakınlaşırken aynı zamanda ABD'yi de yabancılaştırmayan dengeleyici bir yaklaşımdı. Ancak şimdi değişen şey, Çin-ABD ilişkilerinin hızla bozulması ve geçen yıl yeni bir Soğuk Savaş yönünde yaşanan ayrışma oldu. ABD'nin Pekin, Moskova ve Tahran'a yönelik düşmanlığı (ki bunların hepsi ABD yaptırımları altında) ve "azami baskısıyla" birlikte, Washington bu üç ülkeyi, Umman Körfezi ve Hint Okyanusu'ndaki son ortak askeri tatbikatın da ispatladığı üzere bir araya gelmeye zorluyor.

Yani Albay Douglas Macgregor ve Oxford Üniversitesi'nden Dr. Lydia Wilson'un uyardığı gibi, ABD İran'a topyekun bir savaş açarsa, bu durum iki nükleer gücün sahneye çıkmasına neden olabilir ve iki taraflı savaşı bir büyük-güç çatışmasına dönüştürebilir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.asiatimes.com/2020/01/article

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

DAHA FAZLA HABER OKU