Hamaney’in sokak gösterilerinden kaynaklı güvenlik kaygısı devam ediyor

Iran’da 15 Kasım’da başlayıp 5 gün sonra kontrol altına alınan sokak gösterilerinin üzerinden bir ay geçmesine rağmen İran lideri Hamaney’in protestolardan kaynaklı güvenlik kaygısı bitmedi. Hamaney, hala göstericileri "düşman" olarak niteliyor

Fotoğraf: AFP

İran’da 15 Kasım Cuma günü yasama, yürütme ve yargı erkleri başkanlarından müteşekkil Ekonomi Koordinasyonu Yüksek Konseyi’nin kararıyla benzine üç kat zam yapıldığının açıklanmasının ardından ülkenin birçok kentinde protestolar başladı.

Tahran, Şiraz, İsfahan, Kerec ve Kirmanşah gibi eyaletlerde şehirlerin giriş ve çıkışlarını trafiğe kapatan göstericiler; kamu binalarını, banka şubelerini ve benzin istasyonlarını ateşe verdi.

Gösterilerin başlamasının ardından İran hükümeti tarafından ülkedeki internet bağlantısı kesildi, güvenlik güçleri ile göstericiler arasında çatışmalar yaşandı.

Uluslararası Af Örgütü'nün Twitter hesabından yapılan açıklamada, protestolarda en az 304 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Ancak ölü sayısının tahmin edilenden fazla olabileceği açıklamıştı.

Reuters haber ajansı ise, İran İçişleri Bakanlığı’nda çalışan üç kişiyi kaynak gösterdiği haberinde gösterilerde 1500 kişinin öldüğünü duyurdu.
 


Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı medya organlarında ise çıkan olaylarda binden fazla kişinin gözaltına alındına yer verildi. 


Son gösterilerin farkı

Benzin zammına tepkiyle başlayan bu gösterilerin yakın geçmişte gerçekleşen diğer protesto gösterileriyle farklılıkları bulunuyor.

Örneğin 2009 Haziran’ında cumhurbaşkanlığı seçimlerine şaibe karıştığı gerekçesiyle Yeşil Hareketi tarafından düzenlenen gösteriler kentli orta sınıf tarafından gerçekleşirken benzin zammına tepkiyle başlayan gösteriler daha çok alt sınıftan işsiz gençlerin katılımıyla gerçekleşti. 

Son gösteriler, rejimin ideolojik açıdan daha baskın olduğu, Besic güçleri için potansiyel insan kaynağı konumunda yer alan ilçe merkezlerinde yoğunlaşması açısından da dikkat çekiyor. 

Öte yandan Yeşil Hareketi'ne kıyasla benzin zammı gösterileri lidersiz bir şekilde kendiliğinden gelişmiş durumda.

Yeşil Hareketi gösterileri genel itibariyle Tahran eyalet merkeziyle sınırlı kalırken, son gösteriler 31 eyaletin 21’ine yayıldı.

Son gösterilerdeki şiddetin ciddi bir boyuta ulaşması çarpıcı bir diğer farklılığa örnek verilebilir.

Bu gösterilerde yapılan resmi açıklamalara göre 731 banka şubesi, 140 kamu binası, 70 benzin istasyonu ve güvenlik güçlerinin 50 karargahı ateşe verildi.

Gösteriler başladıktan yaklaşık 5 gün sonra güvenlik güçleri sokakları kontrol edebilirken başta İran lideri Ayetullah Ali Hamaney olmak üzere devlet erkanı ve önemli askeri yetkililerin yapmış olduğu açıklamalar gösterilerin ciddiyetinden duyulan kaygıyı anlamak adına bize ipucu verebilir.


Hamaney: Düşmanı püskürttük 

Bu bağlamda söylemleri en çok merak edilen isimlerin başında devrim lideri Ayetullah Ali Hamaney geliyor.

İran devrim lideri Ali Hamaney, 19 Kasım’da iş adamlarıyla bir araya geldiği programda ülkedeki gösterilerin bir güvenlik meselesi olduğuna değinerek, "Son günlerdeki güvenlik olaylarında askeri ve siyasi açıdan düşmanı püskürttük" dedi.

Bu açıklama Hamaney’in, gösterileri ülke güvenliği açısından tehdit olarak gördüğüne işaret ediyor.

Hamaney’in, "Dostlar ve düşmanlar bilsin ki biz askeri savaşta düşmanı geri püskürttük, siyasi savaşta düşmanı geri püskürttük, güvenlik savaşında da düşmanı geri püskürttük, düşmanı birçok alanda yendiğimiz gibi ekonomik alanda da kesin bir şekilde yeneceğiz” ifadeleriyle de son hadiseleri bir güvenlik savaşı olarak değerlendirdiği anlaşılıyor.

Sokaktaki göstericilerin düşman olarak nitelendirilmesi de söz konusu güvenlik kaygısının ciddi bir boyuta ulaştığını gösteriyor.

Diğer taraftan Hamaney, gösteriler bastırıldıktan sonra Besiç Haftası münasebetiyle başkent Tahran'da önemli Besic komutanlarını ağırladığı konuşmasında Besiçlere devrim komitelerinin 1980'lerdeki deneyimlerini hatırlatarak bütün mahallelerde etkin olmalarını istedi.

Besic milislerinden devrimin ilk yıllarındaki gibi iç güvenliği kontrol altına almalarını istemesi Hamaney’in güvenlik kaygılarını doğrulayan başka bir örnek.

Hamaney’in, bu yaklaşımıyla ilerleyen günlerde farklı sokak hareketleri ihtimaline karşın güvenlik önlemlerinin acil duruma getirilmesini istediği anlaşılıyor. 

Ayetullah Ali Hamaney’in gösterilerin başlamasından iki gün sonra, 17 Kasım’da Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve kabinesinin düzenlediği güvenlik toplantısına katılarak sarf ettiği sözler gösterilere ilişkin hissettiği güvenlik kaygısına en çarpıcı örnek olabilir.

Reuters’in haberine göre, güvenlik toplantısında Ruhani yönetimini olaylarla başa çıkamadığı için sert bir şekilde eleştiren Hamaney, “İslam Cumhuriyeti’nin bekası tehlikede. Sona erdirmek için ne gerekiyorsa yapın. Emrediyorum!” sözleriyle gösterilerin bir an önce bastırılmasını emretti.

Öte yandan Hamaney’in, şahsına ait posterlerin ve Tahran’ın güneyindeki Şehriyar kent meydanında bulunan Ayetullah Humeyni’nin yüzüğüne ait heykelinin göstericiler tarafından yakılmasına çok hiddetlendiği iddia edildi.
 


Devrim Muhafızları Ordusu: 48 saat boyunca savaştık

İran’da gerçekleşen son gösterilerin ülke güvenliği açısından sebep olduğu endişenin büyüklüğünü askeri yetkililerin vermiş olduğu demeçlerden anlamak mümkün.

Örneğin İran Devrim Muhafızları Genel Komutanı Hüseyin Selami, benzin zammı protestolarına tepki amacıyla başkent Tahran'da düzenlenen gösteri mitinginde yaptığı konuşmada, yaşanan son olayları "savaş" olarak nitelendirdi.

Selami, "Büyük bir uluslararası savaştayız. Sokaklarımızda başlayan savaşın senaryosu uluslararası boyuta sahipti. Bu savaş tamamlandı. Düşmanın hiçbir adımını cevapsız ve intikamsız bırakmayacağız" ifadelerini kullandı.

Savaş tabiri, gösterilerin askeri kaynaklara göre ülke güvenliği açısından ne denli büyük bir kaygıya sebep olduğunu anlamamıza yardımcı olabilir. 

Benzer şekilde, İran Devrim Muhafızları Komutan Vekili Ali Fedevi, Tahran’daki Sahibüzzaman özel güvenlik birimi üyelerine hitaben gerçekleştirdiği konuşmasında, ”İlk gün 28 eyalette gösteri vardı, 48 saat boyunca savaştık ve gösterileri bastırdık. Gösteriler Kerbelayi – 4 operasyonunu hatırlatıyordu” açıklamasında bulundu.

Yaşanan son gösterilerin Devrim Muhafızları Ordusu’nun üst düzey komutanına Kerbelayi – 4 operasyonunu hatırlatması son olayların güvenlik açısından ciddi riskler taşıdığını gösteriyor.

Zira İran-Irak savaşında Basra kentini ele geçirmek amacıyla Devrim Muhafızları Ordusu’nun komutasında gerçekleştirilen Kerbelayi -4 operasyonu 5 bin İran askerinin hayatına mal olarak başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Bu operasyon Devrim Muhafızları Ordusu tarihine bir hezimet olarak geçmişti.


Besic Güçleri: Son gösteriler tam anlamıyla bir savaş gibiydi

Benzer bir ifadeye Besic Örgütü Operasyonlar Birim Komutanı Salar Abnuş’un açıklamaları örnek gösterilebilir.

Abnuş, Hamedan kentinde gerçekleştirdiği konuşmasında, “Son gösteriler tam anlamıyla bir savaş gibiydi” ifadelerini kullandı.

Devrim Muhafızları Ordusu’nun paramiliter örgütü Besic Komutanı’nın yaşanan gösteriler için “savaş” tabirini kullanması İran askeri kaynaklarının söz konusu gösterileri güvenlik açısından ne denli kaygılı gördüklerine işaret ediyor.

Abnuş, gösterilerin sona erdirilmesini ise bir mucize olarak nitelendirdi. Diğer taraftan İran Silahlı Kuvvetler Yargı Kurumu Başkanı Muhammed Mahmudi ise son gösterileri “şehir savaşları”na benzetti.

Güvenlik güçlerinin gösterilere müdahale şekli de askeri yetkililerin son olayları “savaş”, göstericileri ise “düşman” olarak nitelendirmesindeki ciddiyetini ortaya koyuyor.

Nitekim olaylara dair paylaşılan birçok videoda Besic milisleri ve güvenlik güçlerinin göstericilere gerçek mermiyle müdahale ettiği görülüyor. 

Nitekim birçok kamu binası, benzin istasyonu, banka şubesi ve polis merkezinin göstericiler tarafından ateşe verildiği görüntüler gösterilerin şehir merkezlerinde büyük bir kaosa sebep olduğunu gösteriyor.

Gösterilerde çevreye verilen bu ağır zarar ile sisteme, velayet-i fakihe ve Hamaney’in şahsına yönelik atılan sloganlar da eylemcilerin önceki gösterilere kıyasla radikalleştiğine işaret etmekte. 

Göstericilerin bu beklenmeyen derin öfkesi de Hamaney’in beka kaygısı ve eylemlerin askeri yetkililerce  “savaş” olarak nitelendirmesinde etki etmiş olabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU