Irak medyası ve protestolar: Görmezden gelenler ve destekleyenler

Irak’ta yayınlanan günlük gazetelerin manşetlerinde protestolarla ilgili farklı tutumlar gözlemlemek mümkün

Bağdat'ın merkezindeki Tahrir Meydanı'ndaki çizimler / Fotoğraf: AFP

Bazı Iraklı gazeteler protestoları görmezden gelerek, bu konuda haber yapmaktan uzak dururken, bazıları ise protestoları konu edinen gazete eklerini ücretsiz dağıtıyor. Aynı durum televizyon kanalları için de geçerli.

Bu, şaşılacak bir durum değil. Nitekim Irak basını, ülkenin içinde bulunduğu duruma yönelik benimsediği vizyon ve yayınladığı analizlerle çeşitli pozisyonlar benimsemektedir. Zira yapılan pozisyon değişiklikleriyle birlikte tutumlar da değişebiliyor.

Yönetimdeki siyasi partiler tarafından finanse edilen yazılı ve görsel medya, gözlerini kapatarak, protestolarla ilgili haberler yapmaktan çekiniyor.

Hatta milis güçlere bağlı bir televizyon kanalı protestocuları "çete" olarak tanımlayacak kadar ileri gitti.

Karşı tarafta ise siyasi partilerin baskısından özgür hareket eden ve yayınlarında protesto meydanlarındaki gelişmelere geniş bir şekilde yer veren televizyon kanalları bulunuyor.

"Protestolar" isimli ücretsiz ek dağıtan gazete

Irak’ta yayın yapan Meda isimli günlük gazetenin sayfaları arasında protestolarla ilgili gelişmelere rastlamadan gezinmek mümkün değil.

Protestoları destekleyen Meda gazetesi, sadece manşetlerinde protestolara yer vermekle kalmayıp ilave olarak 4 sayfalık ‘Protestolar’ isimli bir ücretsiz ek dağıtıyor.

Meda, sayfalarında başkent Bağdat’taki Tahrir Meydanı’nda düzenlenen kültürel etkinliklerden fotoğraf karelerine yer veriyor.

Gazetede ayrıca protestolara destek veren kişilerin hayat hikayelerinin bulunduğu bir bölüm yer almakta.

Bu bölümde göstericilere dağıttığı ‘turist’ ekmeğiyle protestolara destek veren Um Ammar ile göstericilerin can güvenliği konusunda endişelendiği için tıbbi malzemeler sağlayan Suad’ın hikâyelerini görüyoruz.

Partilerin baskısı

Nas News isimli haber sitesinden gazeteci Ahmed Hüseyin, ulusal basının protestoların başladığı 1 Ekim’den bu yana büyük zorluklarla karşı karşıya kaldığını söyledi.

Hüseyin, protestoların amaçlarına dair başta yaşanan tereddütler, televizyon kanallarının ofisinin kapatılması ve protestolara dair haber yapan gazeteciler hakkında soruşturma açılması ya da tehdit edilmesinin, bu zorluklardan bazıları olduğunu belirtti.

Independent Arabia’ya konuşan Hüseyin, "Bazı medya kuruluşları, protestolarsa ana gündem olarak yer vermemeyi ya da susmayı tercih etti. Bunlar arasında çok sayıda izleyici kitlesi bulunan ajans ve kanallar da bulunuyor. Zira söz konusu kanallar siyasi güçlerin etki alanına girdi" dedi.

Hüseyin, "Ülke medyası protestolar karşısında ikiye bölündü. Birinci grupta yer alan az sayıdaki medya kuruluşu protestoları 2003’ten bu yana ülkedeki en önemli süreç olarak nitelendirdi. İkinci grupta bulunan ve siyasi partiler ile milis güçlerin kontrolündeki çok sayıda kuruluş ise protestoları görmezden geldi ve kamu düzenini bozduğu yönünde söylemler benimsedi" diye konuştu.

Kulak verilmesi gereken bir güç

Dicle televizyon kanalında yayınlanan "Bakış Açısı" isimli programda, günlük olarak yayınlanan bölümlerde, her gün göstericilerle yapılan röportajlar yayınlanıyor.

Programın sunucusu Nebil Casim, sessiz çoğunluğun sesi oldukları gerekçesiyle programda ülke yönetimindeki karar alıcı isimler yerine göstericilere yer verdiklerini söyledi. Casim, göstericilerin kulak verilmesi gereken bir güce dönüştüğünü belirtti.

Göstericilerin yanında yer almanın birinci dereceden etik bir mesele olduğunu vurgulayan Casim, özellikle 16 yıl sonra devlet kurumlarının çöktüğü ve yolsuzluğun kemirdiği bir düzenin ülke genelinde protesto edildiği bir ortamda basının insanların sesine kulak vermesi gerektiğini ifade etti.

Eş-Şarkiya televizyon kanalında yayınlanan "Elinizin Altında" isimli programın sunucusu Hussam el-Hac’ın görüşleri Casim’den farklı değil.

Hac, protesto hareketini, halkın gasp edilen hakları için verdiği mücadelenin önemli bir parçası ve uzun bir başarısızlık ve yolsuzluk dönemini sonlandırmanın tek yolu olarak gördüğünü söyledi.

Felluce televizyon kanalında yayınlanan ‘9 Diyaloğu’ isimli programın sunucusu Zeyd Abdulvehhab el-Azami, medyanın insani ve etik görevleri çerçevesinde protestoların bastırılmasında yasama, yürütme ve yargıdan sonra ‘dördüncü kuvvet olmaması gerektiğini vurguladı.

Programında protestolara çokça yer veren Azami, basının temel görevinin göstericilerin taleplerini aktarmak olduğunu sözlerine ekledi.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Halil Erdoğan

independentarabia.com/node/78756

DAHA FAZLA HABER OKU