Lübnan kamuoyu intihar vakalarını tartışıyor

Ülkedeki ekonomik durumun gölgesinde birkaç Lübnanlı canına kıydı

Fotoğraf: AFP

Lübnan toplumu, son günlerde doların Lübnan lirası karşısında yükselmesi çerçevesinde işten çıkarılma ve vatandaşların borçlarının birikmesi krizleri başta olmak üzere zorlu ekonomik koşulların yol açtığı intihar olayları nedeniyle sarsıldı.

Lübnan’ın kuzeyinde yer alan Bekaa bölgesindeki Arsal kasabası vatandaşı olan Naci el-Faliti, kızının kendisinden 750 Lübnan lirası (0,5 dolar/5 TL) istemesi sonrasında bunu veremeyecek olması nedeniyle evinde kendisini asarak intihar etti.

Beyrut’un kuzeyindeki en-Nabaa vatandaşı Ebu Haydar ise kendisine ateş ederek intihar etti. Vatandaşlar, sosyal medya organları aracılığıyla, intihar sebebinin işten çıkarılması olduğunu ifade etti. Çalıştığı şirket ise söz konusu iddiayı yalanladı.

Lübnan’ın kuzeyindeki Akkar bölgesindeki Sefine el-Durayb kasabası vatandaşı ve iç güvenlik güçlerinin bir üyesi olan Antonio Tannous’un bedeni de yanında bir tabancayla bir tarlada bulundu.

Ve diğer intihar eylemleri...

Vatandaşların, intihara yönelmesi doğal. Ancak art arda yaşanan intihar eylemleriyle eş zamanlı olarak sosyal medya organlarında, intihar edenlerle alay edici bazı paylaşımlar yapıldı.

Birçok vatandaş, yaşananlardan yönetimi sorumlu tutarken, bazıları da bu suçlamaları kabul etmedi. (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket’e (ÖYH) bağlı OTV kanalının bir muhabiri, Facebook sayfası üzerinden, ülkedeki toplumsal ve siyasi sorunların, bu acıların ya da intihar etme çaresizliğinin sorumlusu olarak görülmemesini istedi.

Yaşananları alaya alanlar da vardı. Öyle ki bir kullanıcı Twitter üzerinden "Duş almak istiyordum. Sıcak su yoktu. İntihar ettim" yazdı.

Sorumluluk yönetime ait

Doktor Rafi Kaybakyan, "Lübnan’ın, intihar kültüründen etkilendiği ya da intiharın, toplumsal bir davranış olduğu söylenemez. Olanlar, yaşamlarının bu şekilde sonlanmasına yol açan belirli koşullardan etkilenmiş insanların özel durumlarıdır. Ekonomik koşullar, intiharı hızlandırmış olabilir. Ancak intihar edenin, kişiliğinde çalkantılar yaşadığı söylenebilir. Bu, tıbbi tedavi gerektiren bir durumdur. Bu tür kişilerin çevrelerindeki insanlar, aileleri ve arkadaşları onlara dikkat etmelidir. Bu kişilerin profesyonel yardım alması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.

Peki ülkenin tanık olduğu bu koşullarda, intihar eylemleri neden artıyor?

Kaybakyan, "Medya organlarında yayınlanmayan, birçok intihar vakası mevcut. Toplumsal ve ekonomik koşullar intihar eğilimini hızlandırıyor. Durum, takip edilmelidir. Burada ekonomik sebep en önemli itici güç. Nedenler, diğer durumlar için farklı olabilir. Gösteri düzenleyen yüz binlerce vatandaş var. Lübnan halkının yarısından fazlası zorlu ekonomik koşullardan mustarip. Bunlar toplu şekilde mi intihar etsin" dedi.

Peki ya intiharlarla ilgili alaycı davranışlar?

Rafi Kaybakyan, "Bu davranışlar bir medeniyeti yansıtmıyor. Lübnan’da kültürel seviyeler farklılık gösteriyor. Ölüm vakaları, saygılı bir şekilde ele alınmalı. Alaycı davranışlar kabul edilemez. Bu bizim, yalnızca intihar vakalarını değil, küçümsenen birçok durum hakkında da konuşmamızı sağlar. Bu noktada, diyalog ve anlaşmazlık kültürünün önemi ortaya çıkıyor. Bu ayrıcalıktan yoksun çok sayıda Lübnanlı var. Krizlerin tedavisi, yönetimle ilgili. Çatışmaların çözümüne yönelik kişisel davranışlar yerine yönetim, kamu için yararlı sonuçlara ulaşmak amacıyla diyalogu benimsemelidir. Başta ölüm vakaları olmak üzere, hiçbir mesele siyasallaştırılmamalıdır" ifadelerini kullandı.

O halde, kriz değerli mi?

"Bu konu, çok dallandı. Lübnan halkı eğitimli ve kültürlüdür. Ancak genel ilişkilere yönelik fikri yapılardan yoksundur. Yıllardır acı çektiğimiz şey de bu. Çok fazla eğitim alan insanlar, yapıları nedeniyle, yolsuzluğun devletin tüm sektörlerini mahvettiği Lübnan’da yer bulamamaktadır. Güven bulmak için, insan haklarına saygı duyan ülkelere göç etmek zorundalar. Bu sadece değerli bir kriz değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Vatandaşların ve yönetimin, toplum içerisinde ayağa kalkmasını gerekli kılmaktadır"

Değer sisteminin çöküşü

"Özgürlük için medyacılar" grubu, "Vatandaşlar ve medya yorumları, alay ve nefret söylemleriyle dolu. Bu, sadece değer sisteminin çöktüğü anlamına gelmiyor. Bu utanç verici davranışları sergileyenleri suçlayan bir yasayla kaos ve küçümseme halini de yansıtıyor" açıklamasında bulundu.

Grup, yayınladığı bir bildiride "Lübnan yargısı, harekete geçip ölümü yasaklamayı cesaret eden herkese karşı harekete geçti. Bu eylemleri sarf edenleri takip eden tüm insan hakları kuruluşları tarafından belirtilenler de bu yönde" dedi.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgilere göre (Dürzi) İlerici Sosyalist Parti (İSP) Genel Başkanı Velid Canbolat da Hariri'nin sorumluluk alması gerektiğini savunuyor.

Hizbullah ÖYH ve İSP'nin ortak tutumu da Temsilciler Meclisi'nde yeni Başbakan adayının belirlenmesi sürecini ağırlaştırıyor.

(Sünni) Müstakbel Hareketi Genel Başkanı Saad Hariri ise sorumluluk almamak için kendi yerine iş insanı Samir el-Hatib'i Başbakan adayı olarak öne çıkartıyor.

Lübnan'da hükümetin iletişime ve özellikle sosyal iletişim ağı WhatsApp uygulamasına vergi getirme girişimine tepki olarak 17 Ekim'de başlayan protestolar kısa sürede ülkenin dört bir yanına yayılmıştı.

Gösterilere 13 gün direnen Başbakan Saad el-Hariri, 29 Ekim'de istifasını sunmak zorunda kalmıştı.

Ülke genelinde küçük eylemlerle protestolarını sürdüren göstericilerin, iç savaşın sona erdiği 1990'dan bu yana yönetimi paylaşan siyasi partilerin oluşturduğu kabine yerine teknokratlardan oluşan bağımsız ve küçültülmüş bir hükümet kurulması, erken seçime gidilmesi, yolsuzluğa bulaşan yöneticilerin yargılanması gibi talepleri bulunuyor.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin

independentarabia.com/node/77151

DAHA FAZLA HABER OKU