İPA Başkanı Buğra Gökce açıkladı: Kira bedelinin en yüksek ve en düşük olduğu ilçeler hangileri?

İstanbul'da konut kiralarının 1 yılda yüzde 53 arttığını kaydeden Gökce, 2 yıldaki artış oranının ise yüzde 226 olduğunu belirtti

Fotoğraf: AA (Arşiv)

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in, kira artışında yüzde 25 sınırının devam etmesine yönelik bir sebep görmediğine ilişkin bir açıklama yapmıştı.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Dr. Buğra Gökce, konut kira fiyatlarına ilişkin verileri sosyal medya hesabından paylaşarak değerlendirmelerde bulundu.

Yüzde 25 kira artış sınırının kaldırılmasının konut krizini çözmeyeceğini belirten Gökce, "Sadece piyasa mekanizmalarıyla vatandaşlarımızın konut hakkını koruyamayız" dedi.

İstanbul'da konut kiralarının 1 yılda yüzde 53 arttığını kaydeden Gökce, 2 yıldaki artış oranının ise yüzde 226 olduğunu kaydetti.

Buğra Gökce, "İstanbul'da ortalama konut kira bedelinin en yüksek ve en düşük olduğu toplam 10 ilçeyi de sıraladı.

Kira bedelinin en yüksek olduğu 5 ilçe şöyle:

1- Sarıyer - 51 bin 591 TL

2- Beşiktaş - 41 bin 500 TL

3- Kadıköy - 32 bin 820 TL

4- Bakırköy - 30 bin TL

5- Beykoz - 27 bin 443 TL

Kira bedelinin en düşük olduğu 5 ilçe ise şöyle sıralandı:

1- Arnavutköy - 11 bin 605 TL

2- Esenyurt - 11 bin 765 TL

3- Esenler - 12 bin 741 TL

4- Sultangazi - 12 bin 961 TL 

5- Sultanbeyli - 13 bin 856 TL

"Piyasa mekanizmalarına bırakılarak çözülemez"

"Yaşanan konut krizi sadece piyasa mekanizmalarına bırakılarak çözülemez. Öğrenciler, çalışanlar, emekliler, dar ve orta gelirlilerin konuta erişim hakkını koruyacak pozitif adımlar atılması gerekir" diyen Gökce, şu değerlendirmelerde bulundu:

İstanbul'da öğrenciler yeterli yurda sahip değil. Barınma hakkının sadece piyasa mekanizmasına bırakılması halinde öğrencilerin ihtiyacı bulunan konut erişimine kavuşması daha da zorlanacak. Bir çok öğrenci konut gereksinimini karşılayamadığı için eğitim hakkını kullanamayacak. Beyaz ve mavi yakalı çalışanların da gelirleri enflasyon oranında yükselmiyor. Konut kiralarında yaşanan artışlar çalışanların hayatını zorlaştırıyor, geçinmelerini etkiliyor. Bugün İstanbul'da yaşayan her 10 kişiden biri yatağa aç girerken, her 2 İstanbullu'dan biri yeterli gıdaya ulaşma konusunda endişe yaşadığını söylüyor.

"Sosyal sorunla karşı karşıya kalacağız"

2001 yılında en düşük emekli aylığı, asgari ücretin 1,5 katından fazlaydı. Bugün emekli aylığı asgari ücretin 0.61'i düzeyinde. Emekli aylığı İstanbul'da ortalama bir evin kirasına yetmiyor. Piyasa mekanizması ile "evsiz emekli"ler ve büyük bir sosyal sorunla karşı karşıya kalacağız. İSKİ verilerine göre İstanbul'da yaklaşık 2,5 milyon yabancı yaşıyor. Yabancılara konut satışı da sürüyor. Yani kendi vatandaşlarımız dışında büyük bir nüfus da konut talebinde bulunuyor. Bu durum vatandaşlarımızın konut erişimini de kısıtlıyor. Yıllardır yanlış politikalarla biriken sorunların tüm yükünü vatandaşa, dar ve orta gelir gruplarının omzuna yükleyen anlayış terk edilmek zorunda.

“Merkezi hükümet ile yerel yönetimlerin ortak çalışacağı ve uygulayacağı politikalar üretmesi gerekiyor”

Türkiye'nin çok çeşitli sosyal konutlara, konut finansmanı ve üretiminde sorunlara çözüm getiren bir politika anlayışına ihtiyacı var. Hükümetin tek taraflı adımlar atmak, yerel yönetimleri yok saymak veya dışlamak yerine, ortak aklı öne koyarak, yerel yönetimlerin bilgi ve tecrübelerini de alarak, konut krizini çözmek için seferberlik başlatması, merkezi hükümet ile yerel yönetimlerin ortak çalışacağı, belirleyeceği ve uygulayacağı politikalar üretmesi gerekiyor. Ne yazık ki bugüne kadar atılan adımlar konut krizini çözmeye değil, ortaya çıkan ağır tablonun tüm yükünü piyasa mekanizması eliyle vatandaşın sırtına yüklemeye yönelik. 85 milyonun iyiliği için bu anlayışta ısrar edilmemesini bekliyoruz.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU