Toplu bir yatırım kaçışı gibi görünen süreçte işlemlerini İsrail dışına aktaran şirketlerin sayısı, milyar dolarlık fonlarla 50 müesseseyi aştı ve bu, normalden 10 kat fazla bir yükselişi temsil ediyor.
Söz konusu şirketler arasında, en az beş yıldır İsrail ekonomisine ve Tel Aviv'in yurtdışı, özellikle de barış ilişkileri kurduğu ülkelerle ilişkilerine sağlam bir temel oluşturan yüksek teknoloji şirketleri başta geliyor.
Yurt dışındaki onlarca şirket, ülkenin sahne olduğu ve ekonomi ve yüksek teknoloji şirketleri sahiplerinin de katıldığı geniş protesto kampanyasının ardından İsrailli şirketlerle işlemlerini durdurduğunu açıkladı.
Bilim ve Teknoloji Bakanı Ofir Akunis, İsrail'in ekonomisine yönelik olumsuz yansımalar ve gerileme durumuyla yüzleşme girişiminde bulunarak Tel Aviv'de yabancı büyükelçilerle özel bir görüşme yapmak zorunda kaldı.
Akunis, büyükelçilerden, İsrail'in, sadece yatırımların yurtdışına taşınmasına veya Tel Aviv'deki durumla ilgili protesto kampanyasının gündeme getirdiği şeye bakarak tavır almama çağrısı yaptığı bir mesajı ülkelerinin liderlerine iletmelerini talep etti.
Hükümetin planının doğurduğu endişe
İsrailli şirketler, Hükümetin yargı organını zayıflatma planını, yetkililerin yatırımlarını yurtdışına kaydırmalarının temel sebebi olarak görüyor.
Yaklaşık bir aydır protesto kampanyasının yükselmesi neticesinde en az dört milyar dolar, ABD ve Avrupa'daki bankalara aktarıldı. İsrailli bankaların müdürleri, yurtdışına aktarılan yatırım tutarlarının yükselmesi üzerine toplantı talebinde bulundukları Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile görüşmüştü.
Toplantıda Bakana, İsrailli bankaların yaşadığı durumdan ve bunun ekonomik duruma yönelik yansımalarından kurtulmak için hızlı adımlar atılması çağrısı yapıldı.
Ayrıca bankalardan para ve yatırım transfer hızının normalden 10 kat daha hızlı olduğuna dair bir rapor da takdim edildi.
Hükümetin yargıyı zayıflatma planının, İsrail'in ekonomik refahını destekleyen sivil kurumların baltalanması için bir tehdit olarak görüldüğünü belirten müdürler, bunun doğurduğu endişeler bağlamında paraların yurtdışına aktarım hareketinin yansımaları konusunda uyarılarda bulundu.
Bir banka temsilcisinin aktardığına göre "bankalar, belirsizlik halini korumaya çabalayarak, yurtdışına para transferi süreci hakkında detaylı veriler sunma konusunda çekimser davranıyor. Şurası kesin ki para çekme işlemleri sürüyor ve Knesset'in yargı planını yasallaştırma sürecini başlatmasından sonra, son günlerde artış gösterdi."
Discount Bankası Genel Müdürü Uri Levin ise durumu şu ifadelerle değerlendirdi:
Hükümetin tasarısı; İsrail parası şekelin zayıflatılması, İsrail için risk düzeyinin artması ve borsanın zayıflaması gibi kriz başlatıcısı göstergeler ortaya koyuyor. Üstelik bu krizin süresi ve tehlikeli yansımalarının gerçek yüzü de bilinmiyor.
Vatandaşları daha fazla transfer yapmaya teşvik etmemek adına içeriden atılan bir adım doğrultusunda İsrail Merkez Bankası, İsrail'den yurtdışına yapılan para transferlerine ilişkin resmi açıklamada bulunmayı reddetti.
İki milyar dolar için konan engel
Yatırımlarını İsrail dışına taşıyan 50'den fazla şirketten 37'si, 780 milyon dolar harcama yapan teknoloji alanında ve bu adım, 2 milyar dolarlık bir gelirin durmasına sebep oldu.
Yüksek teknoloji şirketlerinin yayınladığı bir rapor, onlarca şirket için yürütülen bir araştırmanın sonuçlarını ortaya koydu.
Buna göre bu şirketler, yurtdışında yapılan işlemlerin sonucunda elde edilen toplam 2.2 milyar doları İsrail'e transfer etmekten kaçınacak.
Yüksek teknoloji şirketlerinin sahipleri, hâkimlerin siyasiler tarafından atanması sebebiyle "ülkenin kredi notunun düşmesi" konusunda uyararak, "iş için iyi bir ortam olmadığını" ve bu nedenle "yatırımcıların paralarını başka ülkelere aktarmayı tercih edeceklerini" söyledi.
Güvensizlik oyu
Yatırımların yurt dışına aktarılmasının yansımalarına ilişkin uyarılar, ekonomik şirketlerle sınırlı kalmadı. Uzmanlar, ekonomistler ve hatta Maliye Bakanlığındaki üst düzey yetkililerden de durumun yansımaları konusunda uyarılar geldi.
Bu gelişme, Başbakan Netanyahu'yu konuyu ele alıp onlara yanıt vermeye sevk etti.
En belirgin uyarı, Bakanlığın önde gelen ekonomi uzmanı Shira Greenberg tarafından yapıldı.
Greenberg, "yargıyı baltalama planının, ekonomik kurumlar için olumsuz sonuçlar doğurması, dolayısıyla yatırımların çekilerek İsrail bankalarının durumunun gerilemesi" konusunda uyarılarda bulundu.
Netanyahu, Greenberg'in uyarısına, "Siyasi konularda uyarı yapmak, maliye personeline vazife değildir" cevabıyla karşılık verdi.
Ekonomik İşler Uzmanı Sami Peretz'in değerlendirmesine göre ise "yatırımcıların ve yüksek teknoloji şirketlerinin paralarını çekmesi, Hükümetin şirketlere bir zararının dokunacağı endişesiyle alınmış bir karar değil, Hükümetin hukuk alanında atacağı adımlara duyulan güvensizlik oyudur."
Peretz'e göre Hükümetin attığı adımlar, İsrail'i ve onun mahkeme, polis ve hatta ordu gibi önemli kurumlarını yozlaşmış, düşmüş ve daha aşırı bir tutum benimsemiş bir hale getirecek.
Dünyanın önde gelen bankalarının uyarılarının sürekli duymazdan gelinmesine karşı yapılan protestonun öncüleri arasına katılan Peretz, reform planının İsrail'in kredi notunun düşürülmesine ve ülkedeki yatırımların azaltılmasına yol açacağı konusunda uyardı ve sözlerini şöyle sürdürdü:
İsrail Hükümeti, bu tür zararlar meydana gelene kadar reformun geçeceği, hakimlerin atanması üzerindeki koalisyon kontrolünün tamamlanacağı ve bakanlıklardaki hukuk danışmanlarının tasfiyesinin yapılacağı varsayımına bel bağlıyor. Bu, yıkıcı ekonomik yansımalar konusunda uyarıda bulunan kişileri zora sokuyor. Çünkü onların öngördüğü zararlar, uzun vadede gerçekleşecek ve bunların şu an ispatlanması zor olacak. Bu zamansal aralık Koalisyonun lehine, zira hemen gerçekleşmeyen şey, dışarıdan bakılınca reformla ilişkilendirilmez. Bu da kamuoyunun, neye karşı durduğumuzu bilmesi için üslubun sertleştirilmesini ve bayrağın yükseltilmesini gerektiriyor.
Ekonomik İşler Uzmanı Dror Carney'e göre ise "paraların İsrail bankalarından çekilip yurtdışına aktarılması devam ettiği takdirde yerel piyasadaki zayıf performans önümüzdeki aylarda da sürecek. Ancak bu noktada, mesela 2022'de Ukrayna'yı işgali ve Batının ona karşı yaptırımları zemininde Rusya'da yatırımcıların kaçışına ilişkin aşırı durumu göz önüne alacak olursak; ülkedeki yaşam standardının düştüğü doğru, ancak şaşırtıcı bir şekilde Rus rublesi o yıl dolar da dahil olmak üzere dünyadaki çoğu para birimine karşı güçlendi."
Yüksek teknoloji şirketleri ve diğer teknoloji ve yatırım şirketlerinin, gruplar halinde istihdama ve protestolar ve hükümetin politikasına itiraz belgesi imzalatma gibi kendilerine özgü faaliyetler yürütmeye başladığına dikkat çekiliyor.
En aktif şirketler, raporlara göre en çok zarar gören yüksek teknoloji şirketleridir. İsrail'deki yüksek teknoloji sanayisini takip eden Start-Up Nation Central kuruluşunun raporuna göre teknoloji sektöründeki toplam yatırım değeri, 2021'de bugüne kadarki en yüksek seviyeyi görerek 27 milyar dolara ulaşmışken yaklaşık 15,5 milyar dolara geriledi.
© The Independentturkish