Yassıada'nın berberi anlatıyor: Gittik oraya ahşer-mahşer ortalık

Prof. Dr. Zehra Aslan Independent Türkçe için yazdı

"Son Tıraş" başlığıyla 2012 yılında basında yer alan bir haberin görselinde elindeki usturayla Adnan Menderes'i tıraş eden berber, Trabzon'un Şalpazarı ilçesinden 1938 doğumlu Mustafa Yanık'tı. 

Bu bilgi, oğlu Bahtiyar Yanık'a ve yeğeni Hüseyin Cengiz'e teyit ettirildikten sonra görselin kullanıldığını belirterek, önce Adnan Menderes'in berberi ile bizi buluşturan süreç hakkında kısaca bilgi verelim.

2020 yılının Mayıs ayında Prof. Dr. Hüseyin Karaman aracılığıyla Trabzon'un Şalpazarı ilçesinde yaşayan Mustafa Yanık'ın Adnan Menderes'in Yassıada'da berberliğini yaptığını öğrenmiş ve yeğeni Hüseyin Cengiz'le bağlantı kurmuştum. 

Görüşmeyi ise ancak iki yıl sonra gerçekleştirebildik.

Kafamda beliren "farklı bir göz olarak bilinenler dışında ne anlatılabilirdi?" ve "Yassıada'da görevlilere de getirilen yasaklar vardı yine de gözlemlerden yakalanan ilginç ayrıntılara ulaşabilir miydi?" gibi sorularla 4 Haziran 2022 Cumartesi günü Şalpazarı'nda yaşadığı evinde Mustafa Yanık'ı ziyaret ettik. 

Nazik ve sıcak bir karşılanmadan sonra sorular soruldu, yanıtlar alındı. Bazen de söylenmek istenenler, kendiliğinden dile getirildi, sözcüklere döküldü. 

Duyguların ön plana çıktığı, arada istemsizce akan gözyaşlarının yapılan kaydın birkaç defa bölünmesine neden olduğu bu sıcak ve samimi sohbetin kazanımı, sürece tanık olan görevli birinin gözünden o günleri yeniden yâd etmek ve bazı ilginç ayrıntılara ulaşmaktı.

Şahsım için de ayrı bir tecrübe olduğunu ve anlam ifade ettiğini belirterek Adnan Menderes başta olmak üzere kadın vekillerin dahi saç tıraşlarını yaptığı bilgisini veren Yassıada'nın berberi ile yaptığım görüşmeyi, hazırladığım bu yazıyla paylaşmak istedim.
 

1.jpg
Mustafa Yanık'la evinde yaptığımız görüşmeden, 4 Haziran 2022

 

"İskenderun'da askerlik yaparken Yassıada'ya görevlendirildik"

Mustafa Yanık, 27 Mayıs 1960 öncesinde askerliğini İskenderun'da yapıyordu. Subayların tıraşını yapan iki berberden birisiydi. 

Müdahale olduğunda acilen İstanbul'a çağrıldılar. Yanık'ın anlatımına göre, İstanbul'a gidecekleri için bu tayinden memnun olmuşlardı;

27 Mayıs'ı ihtilali koptuğunda İskenderun'daydım. İki tane subay berberinden biriydim. Diğeri Bulgar göçmeni Haktan Özel. Tayinimiz çıktı. İstanbul'a gidiyoruz diye sevindik…

Görevlendirildikleri yer, 27 Mayıs 1960 darbesiyle Demokrat Partililerin tutuklandıktan sonra yargılanmaları için götürüldükleri Yassıada'ydı.


"12 Haziran'da oradaydım"

Mustafa Yanık, diğer berber arkadaşı ile birlikte 12 Haziran 1960 günü Yassıada'ya ulaştı. İlk izleniminin ne olduğunu sorduğumuzda, aldığımız cevap; "Gittik oraya, ahşer mahşer ortalık…" şeklinde oldu.
 

2.jpg
Mustafa Yanık'la evinde yaptığımız görüşmeden, 4 Haziran 2022

 

O henüz gitmeden 1960'ın Haziran başından itibaren 27 Mayıs'la tutuklanmış olan Demokrat Partili milletvekilleri ve yöneticiler, Ankara'da Harp Okulu'ndan İstanbul'da da Balmumcu'dan Yassıada'ya nakledilmeye başlanmıştı. 

Ada'ya vardıktan sonra ellerine birer piyade tüfeği verilen Mustafa Yanık ve arkadaşı da ilk olarak gelen milletvekillerini iskeleden alarak koğuşlara götürmekle görevlendirildiler. 

Görüşmemizde bu durumun 17 gün sürdüğünü, sonra branşlara ayrıldıklarını ve başlangıçta birliklerdeki askerler arasından berberler getirildiğinden Yassıada'da kendisi dahil görevlendirilen erler arasında 23 berber olduğunu, sonradan Adanalı bir arkadaşının da gönderilmesiyle tek kaldığını söyledi.

Selahaddin Karayavuz'un tarafımdan derlenen ve 2020 yılında Atatürk Araştırma Merkezi tarafından yayımlanan anılarında "Tıraş" başlığı altında verdiği bilgiye göre ise Yassıada'da 4-5 berber bulunuyordu. 

Farklılık, her ikisinin de berber sayısını verirken, zaman belirtmemelerinden kaynaklı olmalıdır.


Rizeli Yüzbaşı 

Mustafa Yanık'ın Yassıada'da tanıştığı Rizeli Yüzbaşı Kazım Çakır, onda ayrı bir iz bırakmıştı.

Etine dolgun, sarışın bir yüzbaşı. Ben oradanım (Karadeniz'den) dedim. Sen bana gel dedi. Beni böyle kenara aldı. Bizim karargâh komutanı da yüzbaşı. Komutana dedi ki bunu ver bana içtimaya katılmasın. …


Mustafa Yanık'ın saygı ve minnetle söz ettiği, görüşme boyunca sürekli adını tekrarladığı Rizeli Yüzbaşı Kazım Çakır, Demokrat Parti Trabzon Milletvekili Fikri Karanis'in liseden okul arkadaşı ve Yassıada'da Adnan Menderes'in koğuş sorumlusuydu.

Karanis'in anılarında bu kişi, "Rizeli Yüzbaşı Kazım Çakıroğlu" olarak geçmektedir.


"Dedim; Yüzbaşım beni oraya götürme"

Mustafa Yanık, Yassıada'ya geldikten 17 gün sonra Adnan Menderes'in ve Celal Bayar'ın kaldıkları 1 numaralı koğuşa görevlendirilmişti.

Bu görevlendirme onu biraz huzursuz etmiş ve hislerini de Yüzbaşı'ya söylemekten çekinmemişti.

Sabahtan göreve gideceğim Menderes'in yattığı koğuşa. Dedim Yüzbaşım beni oraya götürme orası disiplinli yer.  Ben varım oğlum burada dedi bana. Daha bir şey diyemedik. Kalktık gittik.


Görev yerine gittiğinde buraya, kapıda bir nöbetçi üsteğmenin durduğunu, astsubayların dahi izin olmadıkça giremediklerini ve son derece sıkı tedbirlerin uygulandığını gördü. 

Ada iskelesine yakın olan berberhane, Adnan Menderes'in kaldığı koğuşun olduğu yerde, kantinin yanında, puslu bir camla çevriliydi. 


Berberhanede uygulanan sıkı rejim

Mustafa Yanık'ın, Yassıada'da berberlik yaptığı süre içinde en çok onu etkileyen kişi, yıllar sonra adı geçtiğinde dahi hüznünü saklayamadığı Adnan Menderes'ti. 
 

3.jpg
Mustafa Yanık'la evinde yaptığımız görüşmeden, 4 Haziran 2022

 

"Rahmetlik adamı en güzel şekilde tıraş ettim" diyen Yanık, onunla sadece bu hususta konuşabildiklerini söyledi.

Çünkü Menderes'in yanında sürekli bir nöbetçi subay vardı, kurallar çok sıkıydı, farklı bir konuda konuşmak yasaktı.

Yanında nöbetçi subayı. Konuşmak yasak. Kık diyemiyorsun. Sadece tıraşla ilgili konuşabildik. Haşa yani Allah korkusunu unuttuk.


Mustafa Yanık'ın anlattıklarının birçoğu, Selahaddin Karayavuz'un anılarıyla örtüşmektedir. 

Selahaddin Karayavuz'un anılarında Yassıada yönetimi, mahkûmları sakallı istememesine rağmen tıraş bıçağının yasaklandığı, bu nedenle de liste tanzim usulüyle berbere gidildiği bilgisi verilir.

Oraya gidişimiz bir âlemdi. Kaç kişiysek kol nizamında dizilirdik. Yol üzerindeki emniyet tedbirlerinin dışında, süngü takılı tüfeği elinde bir vazifelinin arkamızdan geldiği nizam içinde gidilirdi berbere. Tıraş parası aynada yazılıydı. Bunun üzerinde para alınmaz ve verilmezdi. Berber dükkânına bitişik kantinden canınız çekse bir şey alamazdınız. Bu yasak hatta suçtu.


Bir ara görevlinin dışarı çıkmasından yararlanan Berber, fısıltı halinde Trabzonlu olduğunu Karayavuz'a söylemiş, fakat görevlinin geri dönüşüyle birlikte tekrar sessizliğe bürünmüşler. 

Selahaddin Karayavuz, durumun garipliğini şöyle ifade eder:

Usturası yüzünüzde dolaşan gencin, sizinle iki kelime dahi konuşması kesin olarak yasaktı. Neden? Bu da cevabı olmayan bir soru…

 
Mustafa Yanık da berberhaneye iki kişi geldi mi kapıda tüfekli nöbetçi astsubay ve askerlerin beklediğini ve ne kendilerinin ne de oradaki vekillerin birbirleriyle konuşabildiklerini söyledi.

Karayavuz'un anılarında bu bilgiye de yer verilir:

Ayrıca oradaki eski milletvekilleri de birbirleriyle konuşamıyorlardı. Hâlbuki yarım saat sonra aynı koğuşta olacaktık. Bir süre sonra koğuşlara birer piriz yaptılar da tıraş makinelerini getirebilenler, berbere gitme sıkıntısından kurtuldular. Aslında bu rahatsız edici rejimin uygulayıcıları da bu tip hareketlerin bir anlam taşımadığını biliyorlardı. Hatta bunu bize hissettirenler bile vardı aralarında. Ama uygulama emri almışlardı. Davranışları kendi inisiyatiflerinde değildi… 


"Menderes için 18 liraya bir havlu aldım"

Yanık'ın Adnan Menderes'le ilgili hatırladıkları arasında koğuşunda bir Kur'an-ı Kerim bulundurması ve sürekli olarak Yenice sigarası içmesi gibi bilgiler var;

Koğuşta rahmetlik Kur'an-ı Kerim var yanında. Bir Çamlıca dalından çam dalından sigarası var Yenice sigarası birbirine ekleyip içip duruyor.


Yine unutamadığı bir başka anısı, izin günü geldiğinde İstanbul'a geçerek tıraşını yaparken hiç ücret talep etmediğini belirttiği Adnan Menderes için 18 liraya bir havlu almasıydı; 

İstanbul izne çıktım. O zaman taksiler çok fiyatlıydı. Güzel bir havlu aldım, onu tıraş etmek için. 18 liraya. 18 lira büyük para. En güzelini yapmaya çalıştım. Allah kabul etsin hayrımı. Kuruşunu almadım. Bana dua etmişse etmiştir.
 

4.jpg
Mustafa Yanık, Adnan Menderes'le ilgili anısını anlatırken

 

Yassıada'da Adnan Menderes dışında Demokrat Parti iktidarına mensup bakanların ve vekillerin de tıraşlarını yapan Mustafa Yanık, tanık olduğu iki olayın aklından çıkmadığını söyler. 

İlki "halâ aklıma geldikçe kalbim duruyor" dediği Refik Koraltan'ın yaşananlara adeta isyan eden tepkisidir.


"Halkımıza ne kötülük yaptık da buraya düştük bu yaşta" 

Mustafa Yanık, bakanların gazinoda toplanıp yemek yemeğe gittikleri bir sırada Demokrat Parti'nin on yıllık iktidarı süresince Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olan Refik Koraltan'ın, yaşananların ağırlığını ve hayal kırıklığını daha fazla taşıyamadığı bir anına tanık olmuştu;

Refik Koraltan ne dedi biliyor musun? Dedi ki! Halkımıza ne kötülük yaptık da buraya düştük bu yaşta dedi. Sonra gözlerinden aşağı başladı gözyaşlarını dökmeğe. 


Fatin Rüştü Zorlu'nun alnına atılan yumruk 

Mustafa Yanık'ın "hiç unutamam" dediği ve tanık olduğu diğer olay, yine bakanların yemeğe gittiği bir sırada Fatin Rüştü Zorlu'ya bir havacı üsteğmen tarafından yumruk atılmasıdır;

Bakanlar yemeğe geliyorken Fatin Rüştü Zorlu, demiş ki üsteğmene geliyorum be demiş. Öyle der demez havacı üsteğmen hemen yumruğu yapıştırmış alnına.


Saldırıdan sonra Zorlu'nun yüzünün karardığını gören Yanık, bu durumdan çok etkilenerek berberhaneye dönmüş ve üzüntüsünü adeta haykırmıştı:

Bir de bakarım ki yüzü kapkara oldu. Gittim berberhaneye bizi batır burada dedim. Öyle kahraman gitti ki Fatin Rüştü Zorlu... 


"Tarık Güryay, Yassıada'nın kralıydı"

Yassıada'nın Kumandanı Tarık Güryay'ı da Mustafa Yanık'a sorduk. 

Güryay'ın Yassıada'nın kralı olduğunu, sanatından ve Yüzbaşı Kazım Çakır'dan dolayı kendisini çok sevdiğini söyledi:

Bizim komutanı mı diyorsunuz? Oranın kralı oydu. Sanatım yüzünden beni de çok seviyorlardı. İstanbul'a askeri botla izne giderdik. Askerlerin bu botlara binmesi yasaktı. Tarık Güryay, iskelede gördüğü zaman bastonuyla geç derdi bana. Bana emniyet ediyorlardı. Kazım Çakır'ın yüzünden yüzbaşım beni çok seviyordu, ben de onu çok seviyordum.


"Kadın milletvekillerinin saç tıraşlarını da yaptım"

Mustafa Yanık, Yassıada'da tutuklu kadın milletvekillerinin saç tıraşlarını da yapıyordu. Bu durum, askerler arasında şakalaşmaya neden olmuştu. 

Ama onun asıl unutamadığı, kadın vekillerin saçlarını keserken, bir deniz subayından yediği tokatlardı;

Onların saçlarını keserken deniz subayı kalktı bana üç dört tane tokat attı. Niye? Onlara pot yapmak için. Gösteriş yapmak için. Ayıp oldu. Orda binbaşı vardı bir tane de yüzbaşı oranın komutanı onlar iyi adamlardı.


"Tutukluların askere bakışı hırçın değildi"

Yassıada'da tutukluların sağlık sorunları ve ihtiyaçları görülüyordu. Yanık, sağlık sorunu yaşayanların yemeklerini yiyip, ilaçlarını aldıklarına tesadüf ettiğini söyledi. 

Ayrıca 1-2 istisna dışında Yassıada'da tutuklulara şiddet uygulanmamıştı. Sadece çok sıkı bir askeri disiplin vardı. Milletvekillerinin askere bakışı da öyle pek hırçın değildi.

Ada'da herkesin bir alanı vardı ve onun dışına çıkılamıyordu. Yasaklar bazı yerlerde çok sıkıyken bazı yerlerde daha serbest bir rejim uygulanıyordu.

Örneğin berberde yasaklanan diyalog kurma, subaylar dolaşmasına rağmen yemekhanede serbest bırakılıyordu.


"Özür diledi rahmetlik Menderes"

15 Eylül 1961 Cuma günü Yüksek Adalet Divanı kararları açıkladığında mahkeme süreci tamamlanmıştı.

Fakat Adnan Menderes, bir gece önce aldığı haplarla intihara kalkıştığından bu son duruşmada bulunmuyordu. 

Tedavisi yapıldı iyi olduğuna hükmedildi ve idama gönderilmesi için hazırlıklara başlandı. Bu hazırlıklardan birisi de tıraşının yapılmasıydı.

Mustafa Yanık'ın verdiği bilgiye göre Adnan Menderes'in son tıraşında Rizeli Yüzbaşı Kazım Çakır'ın tıraş takımı kullanılmıştı.

Durumunun hassaslığı dikkate alınarak, usturaya takılıp bir hata yapılır endişesiyle Komutan bu tıraş için emir vermemişti: 

Çakır Yüzbaşı, baba adamdı. Onun jilet takımıyla Rahmetlik Menderes'i tıraş ettirdiler. Usturaya takılır da bir hata yapar diye komutan emir vermedi. Dikkat etmem için jiletle tıraş ettim adamı. Adamcağızı o gece doktorlar iyi ettiler. Özür diledi. Özür diledi rahmetlik Menderes.

Bu anlatımın aksine basına yansıyan ve  "Son Tıraş" başlığıyla verilen haberdeki görselde ustura kullanıldığı görülmektedir. 

Aktardığımız üzere Mustafa Yanık, görüşmemizde usturayla tehlikeli olabileceği endişesiyle jiletle Menderes'i tıraş ettiğini bize söyledi. 

O halde neden Adnan Menderes'in idama götürülmeden hücresinde yapılan son tıraşa ait görselde ustura kullanıldığı gözükmektedir? 

Mustafa Yanık tarafından bu durum, Yassıada'da sık kullanılan bir yöntem olarak, görseldeki usturanın sadece görüntü almak için olduğu ve görüntü alındıktan sonra da son tıraşın, onun anlattığı gibi Yüzbaşı Kazım Çakır'ın tıraş takımıyla yani jiletle yapıldığı şeklinde açıklanmıştır. 
 

 

Başka anılarda Adnan Menderes idam edilmek üzere götürülürken yoğun bir yağmur yağdığı bilgisi yer alır. Bunu, gözlemlerinde yer verdiği ince ayrıntılarla birlikte Mustafa Yanık da belirtir; 

İskeleye gidecek asılma zamanı bir yağmur bindirdi kızım. Gökten böyle yağmur sicim gibi. Rahmetlik Menderes'i cipe attılar. Cipe kafasını kapayarak girdi. Gözümün önünde oldu. O gidiş daha göremedim. Askerlere sordum. Ne yaptınız? Mustafa dediler biz gittik İmralı'ya bizden iskeleden aldılar, daha haberimiz yok dediler. İşte o gidiş astılar. Öğlen üzeri gittiler. Gider gitmez de astılar.


Bir yüzük hikâyesi

Bilindiği üzere Yassıada'dan dışarıya bilgi aktarılması mümkün olduğunca engellenmişti. Özellikle de görevlilere, böyle bir şeye teşebbüs etmeleri halinde ağır cezalar veriliyor ve Ada'dan gönderiliyorlardı.

Benimle beraber Adanalı bir berber vardı. İlk defa dışarıya çıkmış. Mahkûmların yakınlarıyla konuşmuş. Eline yüzük falan almış. İstihbarat bunu duyuyor mu? Hemen duyuyor.


Bu andan sonra Mustafa Yanık da olaya dahil olmuştu;

Hemen komutan tak diye kapıya vurdu. Nerelisin… sen dedi bana. Trabzonluyum Komutanım. Öteki arkadaş nerede dedi. Dedim dışarı çıktı Komutanım. Getir bana dedi. Gittim, Ada'yı dolaştım, bulamadım. 15'lik çivi gibi çaktık selamı. Tabi korku var. Bakayım dedim Komutanım. Bir dolaştım. Bir de baktım banyodan çıkmış. Elinde sabunla beraber. Dedim Komutan bekliyor, seni çağırıyor. Ne ediyorsun sen? Buyurun Komutanım deyip çaktık selamı.


İçerdeki milletvekillerinden dışarıdaki ailelerine haber aktardığı anlaşılan Adanalı berbere bunun karşılığında yüzük hediye edildiğini öğrenen Ada Komutanı Tarık Güryay, askeri önce dövmüş sonra da Namık Kemal'in zindanına atarak cezalandırmıştı.

Yanık'ın anlatımına göre bundan sonra Ada'da tek berber olarak kendisi kalmıştı.

"Yakasından tuttu Tarık Güryay. Yumruğu geçirdi arkasından. Affedersiniz küfrü salladı. Sen misin ulan dedi? İçerden milletvekillerinden haber aktarmış. Hediye alınmış yüzük. Atın bunu Namık Kemal'in zindanına dedi. Attılar onu. Akşamleyin dedik ulan sen ne karıştırdın da düştün buraya? E ben bilmiyorum Mustafa. Fena da berber değildi. Öyle gitti. Ben tek başıma kaldım.


Görüşmeye dair bazı ayrıntılar

Mustafa Yanık, Yassıada'nın 27 Mayıs 1960 sonrası görevlilerinden birisiydi. Berber olarak önde gelen Demokrat Partililerle, asker olarak da komutanlarla vakit geçirerek gözlem yapabilme şansı vardı.

Fatin Rüştü Zorlu'ya yumruk atıldığına, Refik Koraltan'ın isyanına tanık oldu. Rizeli Yüzbaşı'yı, Adnan Menderes'in çaresizliğini ve nezaketini hiç unutmadı. 

Genç bir berber erin gözünden oldukları düşünüldüğünde anlattıkları, yayımlanmış diğer hatıratlardan bu noktada ayrılan ve Yassıada'nın anlaşılması bağlamında farklılığı olan ayrıntılardır.

Onunla yaptığımız 4 Haziran 2022 tarihli görüşme kayıt altına alınsa da yazıyı hazırlarken bazı konularda kendisiyle yeniden irtibat kurmak gerekti. 

Fakat hastalığı ve duyma problemi nedeniyle onunla değil, yeğeni Hüseyin Cengiz aracılığıyla sorularımıza yanıtlar aldık. 
 

6.JPG
Görüşme kaydından Mustafa Yanık ve yeğeni Hüseyin Cengiz

 

Bunlardan en önemlileri "Son Tıraş" başlığıyla basında yer alan görseldeki kişinin Mustafa Yanık olup olmadığının tespiti ve Yanık'ın anlatımının aksine bu görseldeki berberin elinde bulunan usturayla Adnan Menderes'in tıraş edilip edilmediğiydi. 

Her iki konuyu netleştirmek için de yeğeni Hüseyin Cengiz Bey'le bağlantı kuruldu. O da gerek Mustafa Yanık gerekse onun oğlu Bahtiyar Yanık aracılığıyla aldığı yanıt ve onayları tarafımıza iletti. 

Verilen yanıtlara göre varılan netice: 

  • Görselde elinde usturayla Adnan Menderes'in son tıraşını yapan kişi Mustafa Yanık'tı. 
  • Son tıraş aslında usturayla değil jiletle yapılmıştı. 
  • Görseldeki ustura ise sadece verilen bir pozdan ibaretti.

 

 

Yararlanılan kaynaklar:

4 Haziran 2022 Cumartesi günü Mustafa Yanık'la yaptığımız sözlü görüşme.
Adnan Menderes'in son tıraşına ait görüntülere 30.06.2022 tarihinde https://www.memleket.com.tr/adnan-menderesin-son-trasi-160012h.htm ve https://www.ahaber.com.tr/gundem/2012/12/24/menderesin-idama-gitmeden-once-cekilen-fotografi  adreslerinden erişilmiştir. 

Fikri Karanis, Koltuk Değnekli Demokrasi ve 27 Mayıs Darbesi, Ajans Medya, İstanbul 1994.

Zehra Aslan, Demokrat Parti Trabzon Milletvekili SELAHADDİN KARAYAVUZ'UN ÜÇ DEVRE IŞIK TUTAN ANILARI (Demokrat Parti'nin Kuruluşundan Yassıada'ya, Kayseri Cezaevinden 12 Eylül'e), Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara  2020.

•    Hastalığına rağmen içtenlikle sorularımızı yanıtlayan Mustafa Yanık'a, süreçte sürekli irtibatta olduğum Hüseyin Cengiz Bey'e, onunla bağlantı kurmamı sağlayan Prof. Dr. Hüseyin Karaman'a ve Bahtiyar Yanık'a teşekkür ediyorum.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU