Bir ebeveynin çocuğuyla etkileşime geçmesi, konuşması, ona şarkı söylemesi ve gününün nasıl geçtiğini anlatması, evladının hem beyin hem de sosyal gelişimi için çok önemli.
Ünlü çocuk cerrahı Dana Suskind, bu tür aktivitelerin çocukların hem okuma gibi bilişsel hem de dayanıklılık gibi destekleyici becerilerinin gelişimini sağladığını söyledi.
Suskind, pek çok ebeveynin söz konusu faaliyetleri çocuklarıyla yeterince yapmadığını fark ettiğini ve bu yüzden üç adımlı strateji geliştirdiğini belirtti.
Dikkatinizi verin
ABD'li uzmana göre ilk adım ebeveynlerin, çocuklarının neye odaklandığını belirleyerek onun hakkında konuşması.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Suskind, buna örnek olarak yemek yerken çocuğunun pencereden dışarı baktığını gören bir ebeveyni verdi. Bu kişinin, evladının neyle ilgilendiğini anlamaya çalışmasını tavsiye etti:
Daha sonra bunun hakkında konuşmanızı sağlayacak bir soru sorun. 'Dışarıdaki şu kuşu mu izliyorsun? Bak ne kadar renkli' diyebilirsiniz.
Anne babanın, çocuğun dikkatini çeken manzaraya ve seslere dikkat etmesini öneren Suskind, şöyle konuştu:
Onlar meraklı küçük varlıklar. Bu nedenle odakları ve ilgileri her zaman değişiyor. Sizin göreviniz, konuşmayı o anda onları büyüleyen şeye uydurmak.
Daha fazla konuşun
Suskind, bir ebeveynin, çocuğun neyle ilgilendiğini öğrenmesinin ardından zengin bir dille daha fazla iletişim kurması gerektiğini vurguladı. Bu, bir çocuğun beynindeki "kumbaraya" daha fazla kelime eklenmesini sağlıyor.
Çocuk cerrahı verdiği örneği şöyle sürdürdü:
Artık çocuğunuzun dışarıdaki kuşa odaklandığını bildiğinize göre, odaklanmayı ve katılımı teşvik eden farklı bir dil kullanarak kuş hakkında konuşmasını sürdürmesini sağlayın. 'Bir şeyler atıştırırken kuşu seyredebiliriz. Bakalım ne kadar kalacak' diyebilirsiniz.
Sırayla konuşun
Suskind'a göre en iyi diyaloglar hem ebeveynin hem de çocuğun eşit derecede konuştuğu zaman gerçekleşiyor. Çocuğunuzun yaşı kaç olursa olsun bunu yapabilirsiniz. Zira bebeklerin ağzından çıkan belli belirsiz ifadeler ve jestler de bir diyalog sayılıyor.
"Çocuğunuza, çevresindeki dünyayı veya nasıl hissettiklerini anlatmaya teşvik eden sorular sorun" diyen Suskind, ebeveynlerin kendi gözlem ve duygularını da anlatması gerektiğini böylece karşılıklı paylaşım yapma hissi doğacağını belirtti:
'Mavi, kahverengi ve gri tüyler görüyorum. Sen kuşta hangi renkleri görüyorsun? Ondan hoşlandın mı? Sanırım bu gördüğüm güzel kuş' diye konuşabilirsiniz.
Araştırmacı, yaptıkları çalışmaların bu adımların ebeveyn ve çocukların arasındaki etkileşimleri geliştirdiğini gösterdiğini belirtti.
Bu adımlardan sadece küçük çocuklarda değil ergenlik ve sonrasında da yararlanılabileceğine dikkat çeken Suskind, şu sözleri sarf etti:
Bu taktikleri üniversiteden yeni mezun olan çocuğumda hâlâ kullanıyorum.
Independent Türkçe, CNBC
Derleyen: Uğurcan Yıldız