Eskiçağlarda sınırlar: Vize politikalarının temelleri

Kolaj: Independent Türkçe

Bir önceki yazımızda pasaportların yahut ilk OK TO BOARD uygulamasının ortaya çıkışıyla birlikte gündeme gelen ülke sınırlarının siyasi mi ya da coğrafi bir ayrım mı olduğu hususunu irdelemiş idik.

Bizi iki farklı alem ayrımına götüren asıl unsurun eskiçağlardaki devletleşme süreçlerinin birbirinden farklı olarak şekillenmesinden ileri gelmekteydi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Öyle ki; Assurpanibal'in mevcut imparatorluk anlayışı uzak yerleri fethedip yerel halkı sindirerek orayı vergiye bağlamak olmuştur. Halihazırdaki idari mekanizmanın bu doğrultuda şekilleniyor oluşu mevcut sınırların tam maksadıyla çizilememesine kaynaklık etmiştir. 

Eskiçağlarda sindirilen halkın başka coğrafyalara iltica etmeleri söz konusu olmuş ancak bunun gayri resmi otoritelerce vücuda getirilmesi "iltica" kavramının da ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır.

Özellikle iktidar münakaşalarında aile fertleri arasında gerçekleşen kanlı mücadeleler en nihayetinde "iltica" eden hanedan üyelerinin türemesine neden olmuştur.

Esir yahut kendi isteğiyle esir alınma uygulamasından çok daha farklı bir durum olan iltica; kendi vatanlarında güvende olmadıklarına inanan eskiçağ insanının başka memleketlerin iktidarlarına sığınma talepleri ile açıklanabilmektedir. 

Kültür emperyalizmine maruz kalan yerel halkların başka coğrafyalara imtina etmesi elbette kaçınılmaz olurken, sığınılan devletin mevcut halka bakış açısı "mülteci" sıfatından çok daha ötedir.

İktidar güçlerinin bu mültecileri verdikleri haklar arasında seyahat etme hakkı da bulunurken çok daha nadanca uygulamalar da meydana getirilirmiştir.

Bu sığınmacıların kendi memleketlerine yahut başka memleketlere olan seyahatlerinde idarenin onaylı bir belgesi gerekmekteydi.

Öyle ki halkı sindirme politikalarının yanında bu özel izne tabi kılınma durumu ilk "vize" uygulamasının da temeli teşkil eder. 

Bu özel iznin geçerli süreler içerisinde kaç gün ve ne sıfatla verildiği detaylıca belirtilirdi.

İzin alınan otoriterinin başka otoriteler tarafından da tanınması mutlak surette önem arz etmekteydi ki; bu seyahat çıkan kişinin aynı zamanda mal ve can güvenliği anlamına gelmekteydi.  

Vize olarak dilimize yerleşen, Fransızların Vısa,  Latincede Videre, yine aynı şekilde İtalyanların da visa olarak söylencesinde yer alan bu kavramın ihtiva ettiği anlamı ise 'görüldü', 'görmek' olarak karşımıza çıkmaktadır.

Genel kanı olarak da karşımıza Latince visa"dan gelse de İtalyanlar "visto" olarak anmaktadırlar.

Antikçağlarda özellikle keşiş ve din adamlarının yanı sıra misyonerlerin sıkça başka memleketlere olan seyahatleri oldukça dikkat çeker.

Bu kişi ve kişiler farklı memleketlere seyahat ettiklerinde kendi otoriterlerinden de izin almakla mükellef olsalar da bu tek başına bir anlam ifade etmemekteydi.

Keza bu kişilerin gittikleri devletlerde de tanınması gereken bir otoriteye sahip olması beklenirdi.

Visa uygulaması niteliğinde olan izin belgelerinin casuslukla anılması sık rastlanan bir durum olarak karşımıza çıkar. 

Visaya tabi olanların çoğu zaman devlet kanalıyla casusluk politikalarına alet edilmesi iki otorite arasında krizlere neden olmaktaydı.

Özel izinle gelmesine karşın casusluk yapmasıyla ithaf edilen insanların katledildiğini bilmekteyiz. Öyle ki modern anlamda vısa uygulaması can ve mal güvenliğinin bir teminatı niteliği taşır. 

Devletleşme süreçleri ivme kazandıkça visa politikaları da gün yüzüne çıkmaya başlamış ve en nihayetinde 19'uncu yüzyılda yeni bir form kazanarak günümüze kadar gelmiştir.

Modern çağda bir siyasi malzeme olarak karşımıza çıkan vizeler özellikle milli birliğini tamamlayan devletlerce sıkça bir tehdit unsuru olarak kullanılmıştır. 


19'uncu yüzyılın son devirlerinde düzenlenmiş olan Osmanlı vizeli İngiliz pasaportu aslında o dönemde meydana gelen Filistin meselesinin özeti sayılabilir. 

Filistin topraklarında mevcut düzen hakkında az çok bilgi sahibi olan birinin bile bu bölgedeki İngiliz tahkimini bilir.
 

Filistin için düzenlenmiş Osmanlı Vizeli 1896 İngiliz Passportu.jpg
Filistin için düzenlenmiş Osmanlı Vizeli 1896 İngiliz Passportu


Öyle ki meşru yollardan Filistin topraklarına girip çıkabilen İngilizlerin ne maksatla bu bölgede boy gösterdiği de oldukça açıktır. 
 


Osmanlıya ait bir pasaportun yer aldığı görselde oldukça önemli unsurlar dikkat çeker. Sağ tarafta yer alan eşkal bilgisi aslında tarihteki ilk biyometrik check-in uygulamasının da temelini oluşturur. 

Ortaçağ dünyasındaki Müslüman ilerleyişin hız kazanması üzerinde kendi topraklarını korumak isteyen Hristiyanların kendi sınırlarını net bir şekilde çizmişken girişler için vize uygulamasını hayata enjekte etmişlerdir.
 

Osmanlı Pasaportu.jpg
Osmanlı Pasaportu


Misyonerlik faaliyetlerine yer vermek istemeyen Hristiyan dünyası özel geçiş belgeleri düzenleyerek sınır güvenliklerini korumayı amaçlamış idiler. 

Bugün dünyada 500 adet bulunduğuna inanılan Malta Şövalyeleri Pasaportu da dikkate değer bir başka unsurdur ki; en erken dönemlerde bu şövalyelerin geçiş izinleri oldukça önemliydi.

Çoğu memlekete vizesiz girip çıkabilirlerken Avrupa dünyasının ilk vize muafiyeti uygulamasının da öncüler olmuşlardır. 
 

Malta Şövalyeleri Diplomatik Pasaportu.jpg
Malta Şövalyeleri Diplomatik Pasaportu


Yukarıdaki görselde yer alan iç sayfalarını paylaşmaktan çekindiğimiz Malta Şövalyeleri Diplomatik pasaportu günümüzde birçok ülkeye girişte vize muafiyeti sağlarken kişinin mevcut diğer pasaportu da yanında olması gerekir. (Görseldeki pasaport 0000267 numaralı pasaporttur.)

Çeşitli geçiş izinlerine konu olan visalar en eski dönemlerden modern dönemlere kadar uzanan bir unsur olmakla birlikte çeşitli uygulamaların da meydana gelmesine olanak sağlamışlardır.

Bu yazımızda visa uygulamasının temelini oluşturmaya çalışırken mevcut visa politikalarının nasıl şekillendiklerine de değindik.

Bir sonraki yazımızda 19'uncu yüzyıl dünyası vize politikaları hakkında aydınlatmayı vazife bilmekteyiz

 

Devam edecek…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU