90 hatta 100 yaşın üzerinde KOVİD'i atlatanlar varken görünüşte sapasağlam olan ve bilinen hiçbir hastalığı olmayan genç erişkinlerin ağır KOVİD tabloları göstermesi ve hayatlarını kaybetmelerinde gözden kaçan veya önem verilmeyen risk faktörlerinin olması aklın ve mantığın gereğidir.
"KOVİD'de dikkate alınması gereken yeni risk faktörleri" başlıklı makalemde şunları yazmıştım: 1
KOVİD salgınında ölenleri farklı gruplarda değerlendirmenin, bilinen klâsik risk faktörleri yanında başka risk faktörlerinin de olabileceğinin, 'görünüşte hiçbir hastalığı olmayan kişilerin' incelenmesinden elde edilecek bilgilerin ağır hastalık ve ölümlerin önlenmesinde çok işe yarayabileceğini düşünüyorum.
Bu altta yatan hastalıklar yanında bir de bu hastalıklara zemin hazırlayan bazılarının 'önlenmesi imkânsız olan' (erkek cinsiyet, ırk, etnisite, genetik varyasyonlar… gibi), bazıları ise 'önlenmesi mümkün olan' risk faktörleri (sigara, alkol, düşük sosyo-ekonomik tabaka, obezite… gibi) vardır.
Araştırmalar, giderek sağlıklı görünenlerin ağır hastalık geçirmeleri ve ölmelerinin altında yatan sebepleri ortaya koymaya başladı.
Science isimli bilim dergisinde yayımlanan iki araştırma bazı kişilerde mutasyonlar ve bağışıklık sistemi kusurları yüzünden ağır KOVİD tabloları oluştuğunu gösterdi.
Ağır KOVİD geçirenlerde mutasyonlar var
Bu çalışmaların biri, yaşları bir ay ile 99 arasında değişen 3'te 2'si erkek ve 3'te 1'i kadın olan ve KOVİD'e bağlı hayatı tehdit eden pnömoni tablosunda hastaneye yatırılan 659 hasta üzerinde yapıldı. 2
Bu ağır 659 hastanın ve asemptomatik veya hafif belirti gösteren 534 hastanın DNA dizilimlerinde kusurları tip I interferon üretimini veya kullanımını bozarak ağır grip veya diğer ağır viral enfeksiyonlara sebep olduğu bilinen 13 gen incelendi.
Ağır hastaların yüzde 3,5'inde bu genlerin sekizinin nadir mutasyonlar barındırdığını bulundu.
Kan örnekleri mevcut olan hastalarda, interferon seviyeleri kaybolacak kadar küçüktü. Kontrol grubunda bu mutasyonların hiçbiri yoktu.
Böylece ağır KOVİD'in altında yatan mutasyonlar ilk defa tespit edilmiş oldu ama bunların dışında daha pek çok başka mutasyonun olması elbette mümkündür.
Vücut virüse karşı ürettiği interferonlara karşı antikor üretiyor
İkinci araştırmada ise ağır KOVİD pnömonisi olan 987 hastanın en azından 101'inde (yüzde 10,2' sinde) vücudun virüslerle mücadelesinde çok önemli olan interferon isimli proteine karşı nötralizan antikorlar olduğu gösterildi. 3
Hastalığın başlangıcında, 13 hastada interferon- ω, 36 hastada interferon- α' nın 13 tipi ve 52 hastada ise her ikisine karşı IgG sınıfı antikorlar olduğu tespit edildi.
Az sayıda hastada diğer üç tip I interferona karşı oto-antikorlar bulundu.
Bu oto-antikorlar laboratuvar ortamında ilgili tip I interferonların KOVİD enfeksiyonunu bloke etme kabiliyetini ortadan kaldırıyorlardı.
Hastalığı asemptomatik veya hafif geçiren 663 kişinin hiçbirinde bu oto-antikorlar yoktu ve 1227 sağlıklı kişinden de sadece 4'ünde gösterilebildi.
Oto-antikorlara sahip olan hastalar 25-87 yaş aralığında idiler ve yarısı 65 yaşın üzerindeydi.
Bu hastaların 95'i de erkekti ki bu, bize KOVİD'in erkeklerde ağır seyretmesini açıklamaya da yardım ediyor.
Bu arada kadınlarda oto-immün hastalıkların daha sık olduğu dikkate alındığında erkek hastaların üstünlüğü bir sürpriz olarak görülebilir.
Bu neticelere göre, tip 1 interferon bağışıklığının hazır hatalarının kadınların en azından yüzde 2,6 ve erkeklerin yüzde 12,5'inde hayatı tehdit eden pnömoninin temelini oluşturduğu söylenebilir.
Bu araştırmalardan öğrendiklerimiz
BİR: Tip 1 interferonların KOVİD enfeksiyonunda ve ağır tabloların oluşumunda da kritik bir rolü vardır.
İKİ: Ağır KOVİD vakalarının yüzde 14'ünde interferon cevabı genetik kusurlar veya interferona saldıran oto-antikorlar yüzünden bozulmuştur. Milyonlarca insanın KOVİD'e yakalandığı hesaba katıldığında bu vakaların sayısının ne kadar çok olacağı anlaşılacaktır.
ÜÇ: Uzun zamandır başka hastalıkların tedavisinde kullanılan sentetik interferonlar bazı ağır KOVİD vakalarında faydalı olabilirler ama interferonların çalışmasını bozan mutasyonlar veya onlara saldıran antikorlar olanlarda bu tedavi bir işe yaramayacaktır.
DÖRT: Bu mutasyon ve oto-antikorlara sahip olanların önceden tespitiyle ağır KOVİD riski olan bu kişiler için çok daha sıkı korunma tedbirleri alınabilir veya bunlara aşı için öncelik tanınabilir.
BEŞ: KOVİD'den iyileştikten sonra başkalarına verilmek üzere plazmaları alınan hastalarda bu oto-antikorlar da bulunabileceği için çok dikkatli olunmalıdır. Plazma tedavisi bu durumda ölümcül de olabilir.
İnterferon nedir?
İnterferonlar, vücut hücreleri tarafından virüslerin çoğalmasını önlemek için enfeksiyonun erken döneminde üretilen proteinlerdir.
Virüs bir hücreye girip üremeye başladığında hemen bir lokal cevap başlatırlar ve hücrenin virüse saldırması için protein üretirler.
Bunlar, tabii öldürücü hücreler ve makrofajlar gibi bağışıklık hücrelerini aktive ederler, MHC antijenlerinin ekspresyonunu artırarak antijen sunumunun düzenlemesini artırırlar ve komşu hücreleri enfeksiyonla mücadeleye hazırlarlar.
İnterferonlar, virüs enfeksiyonlarında çok sık görülen ateş, kas ağrısı, halsizlik gibi belirtilerden de mesuldürler.
20'den fazla interferon geni ve proteini vardır ve tip I, tip II ve tip III olarak sınıflandırılırlar.
Gelelim neticeye
Bu iki araştırma, bazı kişilerin KOVİD'i çok ağır geçirmesi ve hayatını kaybetmesinde bazı mutasyonların veya bağışıklık sistemi kusurlarının rolü olduğunu gösteriyor.
Bu vakaların önceden tespiti ve buna göre alınacak tedbir ve uygulamalarla birçok kişinin hayatının kurtarılması mümkün olacaktır.
Kaynaklar:
- https://www.indyturk.com/node/220601/türkiyeden-sesler/kovidde-dikkate-alınması-gereken-yeni-risk-faktörleri
- https://science.sciencemag.org/content/early/2020/09/23/science.abd4570
- https://science.sciencemag.org/content/early/2020/09/23/science.abd4585
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish