Dünya, George Floyd’un öldürülmesinin ardından ABD’de başlayan ırkçılık karşıtı protestolarla meşgulken sahneye sürpriz bir aktör çıktı: BTS ve K-pop dinleyicileri.
İlk olarak, sosyal medyadaki ırkçı kampanyaları, sanatçı performanslarını paylaşarak etkisiz hale getiren K-pop dinleyicileri, Black Lives Matter (Siyahilerin Hayatı Önemlidir) hareketinin destekçisi olarak görülmeye başladı. Ancak BTS’in 1 milyon dolarlık bağışının ardından kampanya başlatan hayranlar, 24 saat içinde 1 milyon dolar daha toplayınca hareketin adeta müttefiki haline geldi.
fazla oku
Bunun ardından pek çok kesimin sevgisini ve saygısını kazansalar da basında ve sosyal medyada onlara dair hala çok sayıda olumsuz söylem ve spekülasyon bulunuyor. Daha dün gece Twitter’da #Kpopyasaklansın etiketiyle başlatılan kampanyada akımın “Türk gençlerinin beynini yıkadığı” iddia edildi. K-pop takipçileri ise bu iddiaları ortaya atan kişilere tepkili. Onlara göre birçok kişinin sosyal medyada siyahi haklarına destek verirken, K-pop için bu tür yorumlar yapması “ikiyüzlülük”.
Biz de bu yüzden, K-pop kültürünü ve hayranlarını daha yakından tanımak için fanların kendilerini anlattığı ve yaşattıkları kültürle ilgili çeşitli konulara değindiği kapsamlı bir dosya hazırladık. Medyada yer alan spekülasyonların aksine fanların gerçekte hangi kesimlerden oluştuğunu, birbiriyle nasıl ilişki kurduğunu, kültürlerini hangi mekanlarda yaşattığını aktarmaya çalıştık. Bunun yanı sıra müziğin kendisine ve geliştiği ekonomik koşullara da değinerek, BTS’in diğer popçular arasından sıyrılışını ve Güney Kore’nin kültür endüstrisinin bundaki rolünü de irdeledik.
BTS’in dünya çapındaki popülaritesi
2017 yılında pop dinleyicileri, ABD radyolarında en çok yer bulan Billboard 200 listesinin zirvesinde Justin Bieber, Ariana Grande ve Taylor Swift gibi bilindik isimlerin yanında ilk kez bir Kore grubunu yani BTS’i gördü. 2011’den beri Halkın Seçimi ödülünü her yıl evine götüren Justin Bieber, 2017 ve 2018'de ödülü BTS’e kaptırmıştı. Ardından BTS ve K-pop için hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Bundan bir yıl sonra Variety’nin "Yılın Grubu" seçtiği BTS, en çok kazanan sanatçılar listesine de 15. sıradan girmişti bile. Aldığı birçok ödülle 2019 MTV Avrupa Müzik Ödülleri’ne de damga vuran grubun Grammy performansı hala akıllarda.
21 Şubat’ta piyasaya çıkan son albümü “Map of the Soul: 7” ile 4 milyon ön sipariş alarak rekor kıran grup, 7. yıldönümünü kutladığı, dün gerçekleşen sanal konseriyle yeni bir başarı elde etti ve izleyici rekoru kırdığı bildirildi.
Bu müziği Batı popundan ayıran nedir?
BTS’in 7 genç üyesinin hem müzik hem de yaşam tarzı, her daim skandallarla gündeme gelen Batılı starlardan çok farklı. Peki onları Batılı popçular kadar popüler kılan ne?
BTS’in Batı popundan ayıran önemli bir nokta, parçalarında ve kliplerinde yaratılan gizem. Grubun parçalarına aşina olanlar, bunlarda hikaye anlatıcılığı, gizemler ve sürprizler üzerine inşa edilmiş bir mitoloji bulunduğu fikrine katılabilir.
Hayranlar, parçalar yayımlanır yayımlanmaz videolardaki pembe dizileri çağrıştıran gerçeküstü ögeleri gözlemlemeye başlıyor. Öyle ki bu gizemleri çözmek için kurulmuş binlerce hayran blogu var.
Gizemlerin merkezinde grup üyelerinin canlandırdığı kurgusal karakterlerin travmaları yer alıyor. Bunlardan biri sevgilisinin yasını tutan bir zaman yolcusuyken, bir başkası da zihinsel problemleriyle mücadele eden bir karakter olabiliyor.
Telegraph’tan Adam White’a göre BTS, bu şekilde farklı personaları benimseyerek daha önce K-pop endüstrisinin izin vermediği çoğu duyguyu ele alabiliyor.
Günümüzün “çiçek çocukları” sosyal meselelere değiniyor
BTS, dünyaca ünlü diğer popçuların yanı sıra, The Beatles gibi efsanevi gruplarla da kıyaslanıyor. Bunun en önemli nedeni tabii ki grubun ulaştığı büyük başarı. Time’ın Yılın En Etkili 100 Kişisi listesine seçtiği grup, Billboard listesinde Beatles kadar başarılı oldu. Billboard’dan yapılan açıklamaya göre BTS, Beatles’tan beri bunu başarabilen ilk grup.
Ancak bu kıyaslamanın bir nedeni daha var: BTS şarkılarının bugünkü ve gelecek kuşaklara verdiği ilham.
White’a göre grup her ne kadar “Kore’nin The Beatles’ı olduğu” iddialarını reddetse de efsanevi grupla aynı DNA’yı paylaşıyor.
Geleneksel K-pop’un “askeri düzenle” işleyen koreografisi ve mükemmel görsel dünyasına rağmen, grubun en güçü şarkı sözleri, güvensizlik, kaygı ve akran zorbalığı üzerine kurulu. Sözleri genellikle politik ve sosyal yorumlar barındırıyor.
Üstelik hayranlar da bu fikre katılıyor. Purple Lyrics takma adını kullanan bir hayran, bunu şöyle açıklıyor:
BTS'in Korece isminin açılımı ‘Kurşun geçirmez izciler’ ve ismin anlamını şöyle açıklıyorlar: ‘Çevreden baskı ve zorbalık gören gençler için kurşun geçirmeyecek ve onlara umut olacağız.’
Twitter’da faaliyet gösteren hayran sayfası BTS ARMY TURKEY’in bir sözcüsü ise “BTS'i diğer gruplardan ayıran ve bu denli başarılı olmasını sağlayan şey, gerçekten birçok gencin veya bireyin yaşadığı sorunları, kendi deneyimlerini ele alarak müziğe dökmüş olmaları” diyor.
İşte tüm bu özellikler, BTS’in küresel çapta başarı elde etmesini sağlıyor.
Güney Kore’nin kültür endüstrisi ve BTS’in başarı hikayesi
BTS’in Güney Kore’deki diğer yıldızlar arasından sıyrılışı ise tam da “başarı hikayesi” denen türden. Ancak grubun yakaladığı başarının ekonomik temellerini anlamak için önce “Hallyu” ismi de verilen Kore Dalgası’na bakmak gerek.
Kore Dalgası 1990'lardan beri devam eden, popüler Kore kültürünün dünya geneline yayılması anlamına geliyor. Ancak bu, 30 yıldır hiç değişmeden ilerleyen bir süreç değil.
“Kültürel Diplomasi ve Kore Dalgası Hallyu” kitabında Mutlu Binark, bu süreci ilk dalga (1990’ların sonu-2008) ve ikinci dalga (2008-) olarak ikiye ayırıyor. Buna göre ilk dalga Hallyu, Güney Kore hükümetleri tarafından 1997’lerde yaşanan ekonomik bunalımı aşmanın yolunun kültür endüstrisi olarak görülmesiyle doğdu. İlk dalgada hükümetin yaratıcı içerik endüstrisine yönelik kamu politikaları vardı. Ancak 2008’den itibaren kamu aktörleriyle büyük şirketlerin işbirliği alenileşti.
Binark’ın aktardığına göre kültürel diplomasi uygulamalarıyla başta Kore kaynaklı teknolojik ürünlere ve diğer ürünlere yönelik olumlu bir algı oluşturuluyor. Örneğin 2010’da Arjantin’de Kore Kültür Merkezi ve Samsung, Latin Amerika’nın ilk K-pop yarışmasını birlikte düzenledi.
Nitekim, ikinci dalganın başladığı esnada Kore Dalgası, 4,5 milyar dolarlık ekonomik girdi yarattı ve zamanla Güney Kore ekonomisi tüketici elektroniğinin küresel lideri haline geldi. Ülkenin LCD TV küresel pazar payı 2007'de yüzde 27 iken 2009'da yüzde 37'ye çıktı. Sonunda ülke ekonomisi 2015 BİT Gelişme Endeksi'nde ve 2015 Bloomberg Yenilik Endeksi'nde dünyada bir numaraya yükseldi.
Ülkedeki kültür endüstrisinin işleyişine dair en iyi örneklerden biri ise Hallyu yıldızlarının yaratım süreci. Binark bu süreci şöyle açıklıyor:
Güney Kore’de pop endüstrisinde belli başlı ‘şöhret’ yaratımı ajansları vardır. Bunların başlıları SM Entertainment, YG Entertatinment ve Cube Entertainment’tır.
fazla oku
Kısacası sanatçı adayları, “üç büyükler” de denen bu şirketlere gidiyor ve gerekli eğitimi alarak sanatçı olarak çıkıyor. Ülkede çok sayıda grup var ve büyük bir şirketle çalışmak, bunların arasından sıyrılmak için önemli. Örneğin dünyaca ünlü bir diğer K-Pop grubu olan EXO, S.M. Entertainment tarafından kuruldu. Öte yandan BTS’in olağanüstü başarısı da bu noktada devreye giriyor.
Grup, 2013 yılında küçük bir plak şirket olan Big Hit Entertainment’la çıkış yaptı. “Üç büyüklerden” bir plak şirketi olmadığı için o dönemde performansları kısa kesiliyor ve programlarda çok az yer bulabiliyordu. Hikayenin kalan kısmını Purple Lyrics takma ismini kullanan bir hayran, şöyle anlatıyor:
BTS'in sürekli çalışması insanların dikkatini çekti. Hayranları ARMY, BTS'in hikayesine çok inandı. Bu yüzden onları çok destekledik. Billboard’dan sonra küresel çapta büyük bir ivme yakaladılar ve şu an dünya starı konumundalar. Ama bu yola ilk çıktıklarında klip çekecek paraları bile yoktu.
Öte yandan White’a göre grubun Kore ölçeğindeki cazibesi, tam da buradan, yani geldiği yerden kaynaklanıyor. BTS kendini hem Kore toplumunda hem de K-pop dünyasında “ezilen” olarak konumlandırdı. Nesiller arası eşitsizlik ve gençlere yönelik yüksek beklentiler BTS parçalarının yaygın temalarından biri.
“BTS bizi dostları olarak görüyor”
BTS’in başarısının ardında bir faktör daha var. O da hayranlarıyla kurduğu yakın ilişki. Öyle ki hayranlar, fandomun ismi ARMY’i bile plak şirketiyle birlikte belirledi.
Big Hit’in grubun resmi hayran adını seçmek için başlattığı kampanyada önce bin kadar isim önerildi. Bunların arasından A.R.M.Y. (Gençliğin Sevimli Temsilcisi anlamına gelen Adorable Representative M.C for Youth’un kısaltması) seçildi.
ww flop takma adını kullanan bir hayran, “Kpopta ve BTS’te en sevdiğim şey bizi dostları gibi görmeleri, bize her şeylerini bizimle paylaşacak kadar çok güveniyorlar” diye açıklıyor grupla kurdukları ilişkiyi.
fazla oku
Hayranların böyle takma isimler kullanması ilk bakışta tuhaf görünebilir. Hatta bazı okurlar, K-pop hayranlarının kimliklerini gizlemek için bu isimlerini kullandığını düşünebilir. Ancak ARMY’lerden Büşra'ya göre göre sevdikleri sanatçılarla alakalı “nickname” kullanmak yalnızca bir hayran kültürü.
Öte yandan bazı hayranlar da ARMY’lerin sosyal medyada K-pop sevgilerini daha rahat yansıtabildiği görüşüne katılıyor. Örneğin Tata, “Ülkemizdeki önyargılar yüzünden K-pop hayranları gerçek hayatta kendilerini maalesef belli edemiyor” diyor.
ARMY’ler böylece, K-pop’a ve dinleyicilerine yönelik önyargılara da değiniyor. Onlara göre çok fazla önyargı var ve insanlar, bunları aşmak yerine yayıyor.
BTS ARMY TURKEY adlı fan sayfasının sözcüsü, konuyla ilgili düşüncelerini şöyle özetliyor:
Bazı ‘uzmanlarımız’ K-pop’un çocukları yalnızlaştırdığını, ailelerinden uzaklaştırdığını iddia ediyor ancak gözlerinden kaçırdıkları nokta şu: Bu çocukları yalnızlaştıran şey K-pop değil, toplumumuz, ailelerimiz ve bu söylemlerde bulunan ‘uzmanlarımız’.
Medyadaki “K-pop tehlikesi”
Tarihte müziğin öncülük ettiği pek çok altkültür, medyanın ilgisini çekti. Bunların kültürel ortamdaki ve gençler arasındaki popülaritesi düşünüldüğünde bu durum normal karşılanabilir.
Örneğin 1960’ların kültürel ortamını hippiler domine ederken 1980’lere gelindiğinde hepsi müzikle tanımlanan birçok gençlik altkültürü oluşmuştu: Gotikler, metalciler, punkçılar, soulcular…
Bu altkültürlerin bazıları 2000’lerde de varlığını sürdürdü ancak milenyum çocukları, genellikle rapçi, emo ya da apaçi olarak gündeme geldi.
Ne yazık ki bunların büyük kısmı, gerek medya gerekse başka unsurlar aracılığıyla uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklarla veya satanizm gibi korkutucu inançlarla özdeşleştirildi.
Örneğin 1990’larda ülkemizde yaşanan “satanizm” krizi bu durumu özetliyor. 1999’da Ortaköy Mezarlığı'nda 17 yaşındaki bir genç kızın öldürülmesiyle Türkiye’de satanizmin varlığı resmen tanınmış oldu. Bu olayın ardından, “satanist profille” uyumlu olduğu düşünülen, yani rock müzik dinleyen gençler “zanlı” haline getirilerek gözaltına alındı ve medyada yoğun bir kampanya başladı.
Bu kampanya kapsamında gazetelerde “Çocuğunuzun satanist olduğunu nasıl anlarsınız?” başlıklı yazılar ve “Rock grubuna satanist baskını” gibi haberler sıklıkla yer alıyordu.
Şimdiyse medyanın odağında yine müziğin öncülük ettiği yeni bir akım olan K-pop var. Medyada yaratılan hava, bazı açılardan bahsi geçen "satanizm histerisiyle" rock dinleyen gençlerin toplandığı pasajların polis tarafından basıldığı ve tek "suçu" rock dinlemek olan çocukların sıra dayağından geçirildiği günleri andırıyor. Neyse ki (henüz) K-Pop nedeniyle kimse polisiye bir önleme maruz kalmış değil.
Yine de özellikle yerli medyada yer verilen “uzman” görüşleri, K-pop’a dair pek çok olumsuz iddiada bulunuyor. Öte yandan ARMY’leri uyuşturucu ya da satanizm gibi şeylerle özdeşleştirmek de mümkün değil. Peki ya K-pop’un günahı ne?
Olumsuz görüşlerin çoğu, K-pop’un cinsiyetsizlik olgusu yarattığı ve bu yüzden de gençlerin ahlakını bozacağı yönünde.
Nitekim arama motorunda bir K-Pop araması yaptığınızda karşınıza birbirinden yayın çizgisi olarak da tamamen farklı mecralardan “Uzak Doğu'dan yayılan 'K-Pop tehlikesi'”, “Çocuklar masum tehlike büyük”, "Kızlara Kore tuzağı", "K-Pop illeti ve gençlerimiz", "Pembe dünyanın karanlık yüzü" gibi başlıkların düşmesi kaçınılmaz. Öyle ki aralarında "BTS tehlikesi yayılıyor! Kurumlar uyuyor mu?" gibi başlıklarla devleti görev çağıranlar bile mevcut.
ARMY’ler ise bu başlıklar altında yer alan iddialara şiddetle karşı çıkıyor. Onlara göre bu tür içerikler K-pop'u ülkemizde bir anda ortaya çıkmış gibi yansıtıyor ama durum böyle değil.
“Kore popu son 2-3 yılda bir anda popüler olmuş bir tür değil, yıllardır var olan ve yavaş yavaş gelişen bir müzik türü” diyen BTS ARMY TURKEY sözcüsü, K-pop’un Türkiye’de yaygınlık kazanışını şu örnekle açıklıyor:
2013'te Türkiye'de devletin desteğiyle birlikte 10 bin kişinin seyirci olarak katıldığı bir K-pop konseri düzenlendi. Ben de birçok arkadaşım da o dönem gerçekleşen etkinliklerde görev aldık hayranlar olarak. O zamanlar da böyle bir kitleydik şimdi de böyleyiz. Değişen tek şey sosyal medyanın halk tarafından kullanım oranının artması.
K-popçuların “kadınsı” ya da “cinsiyetsiz” göründüğü iddialarını da değerlendiren hayranlar, farklı kültürleri bu bağlamda karşılaştırmanın mantıklı olmadığını söylüyor.
Örneğin Nur, Doğu Asya’nın güzellik algısının Batı’dan farklı olduğunu, erkek idollerin bu yüzden “feminen” diye nitelendiğini ifade ediyor. Tata ise söz konusu iddiaların cinsiyetçiliğine dikkat çekiyor:
Aslında BTS de bu düşünce tarzının önüne geçmek istiyor. Bir renk bir cinsiyete ait değildir, bir erkek pembe de giyebilir mavi de. Bir kadın mavi de giyebilir pembe de. Tüm insanların birbiriyle eşit olduğunu, herkesin aynı muameleyi görmesi gerektiğini göstermek istiyorlar benim fikrimce, tabii anlayana.
Üç yıla yakın süredir K-pop haberlerini takip eden gazeteci Gökçe Çalışkan ise K-pop'la ilgili haberin paylaşımlarının altına yazılan yorumlardan utandığını söylüyor. Haberlere ilk olarak "Bunlar kadın mı, erkek mi?" yorumlarının yapıldığını söyleyen Çalışkan sözlerini şöyle sürdürüyor:
Çünkü karşımızda dudak parlatıcısı süren, saçını boyayan, giyimine kuşamına özen gösteren bir erkek gördüğümüzde hemen erkekliğini sorgulamamız gerekir... Dünyada artık maskülenlik- feminenlik kavramlarının akışkanlaştığını, cinsiyetlerin kesin bir sınırla birbirinden ayrılamayacağını bu kitleye anlatabilmek üst seviye bir uğraş olur maalesef.
"K-pop dinleyicilerini boş bir kitle olarak göstermek istiyorlar"
Ayrıca hayranların birçoğu, bazı mecraların hayranları olduğundan farklı göstermek istediğini düşünüyor. BTS ARMY TURKEY sözcüsü “Kesinlikle, çok farklı görüş, inanç ve yaşam tarzına sahip insanlardan oluşan bir kitleyiz. Ama bizi ortak bir etiket altında toplamaya çalışıyorlar” diyor ve konuyla ilgili bir anısını paylaşıyor:
Bir televizyon kanalı bizlerle röportaj yapmak istediğini belirterek bir grup arkadaşımızı stüdyolarına çağırmıştı. Farklı yaşlardan bir grup gitmişti röportaja. O akşam gidenler arasından evine ağlayarak dönenleri ve röportörün ‘Gelenlerin yaşı büyüktü daha küçük yok mu?’ diye soruşunu hiç unutamıyorum. Arkadaşlarımız hayranların yaptığı bağışlardan ve diğer güzel şeylerden de bahsetmek istediklerini söylediğinde ‘Yani çok gerekli değil zaten röportajda yer almayacak’ diye umursamaz bir cevap vermişlerdi. Kitlemizi yaşça küçük, insanlığa hiçbir faydası olmayan boş bir kitle olarak gösterme çabası içindeler.
Aileler medyadaki söylemlerden nasıl etkileniyor?
Medyada yer alan, gençlerin ve çocukların karşılaştığı “tehlikelerle” ilgili içerikler ailelerin dikkatini çekiyor ve birçoğunu da muhtemelen korkutuyor. Bu durum tehlike olarak yansıtılan K-pop için de geçerli.
Fakat Independent Türkçe’ye konuşan hayranlar, yaşları 19 ile 30 arasında değiştiği için, müzik tarzları konusunda ailelerinden baskı görmediklerini söylüyor.
Ailesinin haberleri yakından takip ettiğini söyleyen Nihal, “Bu yapılan haber doğru mu? Doğruysa/değilse senin yorumun nedir?” gibi sorularla karşılaştığını ama sevdiği grupların onu zora sokacak eylemlerde zaten bulunmadığını belirtiyor.
Ancak BTS ARMY TURKEY sözcüsüne göre aileleri bu haberlerden etkilenen ve K-pop yasağıyla karşı karşıya kalan, hatta ailesinden bu sebeple şiddet gören hayranlar da var.
Çocuk sevdiği şeyi ailesiyle paylaşamıyor, ailesinden gizli bir şekilde sevmek zorunda bırakılıyor, arkadaşları tarafından dışlanıyor, yalnızca bir müziği, bir grubu sevdiği için. Sizce hangisi daha yanlış?
K-pop dinleyicileri, kültürlerini hangi mekanlarda yaşatıyor?
Tarihteki ünlü altkültürlerin çoğunda gençlerin aktif katılımı dikkat çeker. Çünkü sosyal bir gruba veya bir altkültüre ait olmak, gençlerin kim olduğunu keşfetmesini ve benliğini inşa etmesini sağlıyor.
Onlara aidiyet duygusunu veren şey ise ortak bir kültürü paylaşan bireyler gibi davranmak, ortak müzikler dinlemek veya mekanlar paylaşmak. Bu nedenle yine tarihteki pek çok hayran kitlesi, belli mekanlar, yayınlar veya semboller etrafında bir araya geldi.
Öte yandan Türkiye’deki K-pop dinleyicileri, aslında görece daha farklı bir kültürü yaşatıyor. Çünkü ülkemizde o kültüre ait semboller ve mekanlar Batılı öğelere göre daha az. Bu nedenle kendilerine özgü eğlence mekanları ya da resmi ürünleri satın alabilecekleri mağazalar yok.
Ancak bu durum, hayranların teknolojiyle ve sosyal medyayla ilişkisini geliştirmiş gibi görünüyor. Zira dinleyiciler, internet üzerinden alışverişe yönelmiş.
Purple Lyrics, bu durumu şöyle anlatıyor:
K-pop severler orijinal ürünleri internetteki Türk alışveriş sayfalarından alıyor ya da sevdikleri grupların albüm sayfalarından sipariş ederek ürünleri Kore'den tedarik edebiliyor.
“BTS kitabı basan yayınevi tehdit edildi”
BTS ARMY TURKEY sözcüsü ise kültürü yaşatabilecekleri mekanlar açılması ve yayınlar çıkarılması için epey çaba sarf ettiklerini ama medyanın grupla ilgili oluşturduğu algı sebebiyle çabalarının sonuçsuz kaldığını ifade ediyor.
Geçen yıl bir yayınevi BTS hakkında bir kitap çıkarmıştı, içeriğini bizzat inceleyip düzenlemeler yapmıştık biz de. Medyada dönen bu söylemler sebebiyle dükkanlar yayınevine kitapları geri göndermişti. Üstelik bu hastalıklı görüşe sahip gazeteler yayınevine tehditkar mailler atarak ‘Amacınız çocukları cinsiyetsizleştirmek mi? Neden bu grup hakkında kitap çıkarıyorsunuz? Eğer cevap vermezseniz vermediğinizin altını çizeceğiz’ gibi söylemlerde bulunmuştu.
ARMY’ler hem bu sebeplerden hem de farklı şehirlerde yaşadıkları için genelde sosyal medyada iletişim kuruyor. Ancak düzenlenen etkinliklerle de sık sık bir araya geliyor. Bu etkinliklerden bazıları, BTS üyelerinin doğum günlerinde gerçekleşirken, belli bir tanışıklığı olanlarsa ayrıca görüşüyor.
K-pop kültürünün yaygınlaşmasında Kore dizilerinin etkisi var mı?
Aslında Güney Kore’nin yalnızca pop müziği değil, “K-drama” diye bilinen dizileri de Türkiye’de ve dünyada epey popüler. Çok sık yaşanmıyor ama bu dizilerde BTS üyelerini gördüğümüz de oluyor. Örneğin BTS üyelerinden V, Silla Krallığı döneminde genç erkek savaşçılardan oluşturduğu bir grubu konu alan “Hwarang: The Poet Warrior Youth” adlı tarihi bir dizide yer almıştı. Peki BTS’in ve diğer K-pop gruplarının bu denli yaygınlaşmasında dizilerin etkisi var mı?
fazla oku
-
BTS'le dizi sözleşmesi yapan şirketin hisseleri coştuNode ID: 133671
Independent Türkçe’ye konuşan Episode Dergi yazarı ve Dizi-Mania’nın sahibi Burcu Babal, konuyla ilgili düşüncelerini, “Kore dizilerini ve K-Pop'u tamamen birbirinden ayrı tutmak bence pek mümkün değil. İkisi arasında karşılıklı bir alışveriş var. K-pop idolleri, Kore dizilerinde de yer alıyor ya da diziler için soundtrack parçaları hazırlıyorlar" diye açıklıyor.
Babal’a göre K-pop dinlemek kişileri Kore dizisi izlemeye teşvik edebilir ve Kore dizisi izleyerek de K-Pop'a merak salmak mümkün. BTS’ten Goblin adlı dizide bahsedildiğini ve böylece grubu merak etmeye başladığını söyleyen Babal, geleceğe yönelik bir ihtimali de vurguluyor:
Mesela şu anda herhangi bir BTS üyesinin yer aldığı bir dizi olsa, eminim reyting rekorları kırardı.
Türkiye’deki ARMY’lerin Kore dizilerine yönelik hisleri ise epey değişken. Örneğin bahsi geçen fan sayfasının sözcüsü, “Aslında ben de ekibim de, sanılanın aksine, K-Pop veya BTS’le Kore dizileri aracılığıyla tanışmadık” diyor.
Gazeteci Çalışkan ise K-dramaları uzun süredir takip ettiğini ve bunların Türkiye'de çok sayıda alıcısı olduğunu belirtiyor:
K-Pop ve bununla birlikte Kore dizileri dediğimiz K-Drama'nın Türkiye'de büyük bir kitlesi var. Ben kendim ta 2008'den beri Kore dizisi izliyorum ve bu dizileri yayınlayan da TRT idi, özel bir kanal değil. Tanıdığım birçok kişi bu Hallyu dediğimiz dalgaya TRT'nin bu dizileri sayesinde katılmıştır.
K-dramaların ülkemizde yaygınlık kazanışının epey eskiye dayanması da bu düşünceleri doğrular nitelikte. Burcu Babal’a göre Kore dizilerinin popülerliği TRT ekranlarında 2003’te yayımlanan Saraydaki Mücevher’le başlıyor.
K-pop’ta fan savaşları
Pek çok müzik kültüründe olduğu gibi K-Pop grupları arasındaki rekabet de hayran gruplarının birbiriyle ilişkisini etkiliyor. Örneğin BTS ve ezeli rakibi olarak görülen EXO’nun hayran grupları arasında da dönem dönem büyük çaplı tartışmalar yaşanabiliyor. K-pop dünyası geçen yıllarda iki grubun hayranları arasında gerçekleşen büyük “fan savaşlarına” sahne olmuştu.
Aslında her şey, BTS’in büyük başarı yakalayan “Boy in Luv” parçasının, EXO’nun 2013’te çıkan Growl parçasından kopyaladığı iddialarıyla başladı. Sonrasında ise BTS’in 2015’te çıkan “Dead Leavs” ile Exo’nun 2016’da çıkan “They Never Know” parçaları arasında benzerlik olduğu öne sürüldü.
Bunların ardından iki hayran grubu geniş çaplı bir münakaşaya başladı, hatta BTS üyesi Jimin’in o dönemde aldığı ölüm tehditleri de bu tartışmalara bağlandı.
Öte yandan Independent Türkçe’ye konuşan hayranlara göre tüm bu tartışmalar, yine hayranların popülerlik yarışından kaynaklanıyor. Zira sık sık birbirleriyle kıyaslansalar da iki K-pop grubunun arası gayet iyi gibi görünüyor.
Sahsen aramizda kan davasi falan yok. Exo-l'lerden hoslanmiyorum ama fandomlar disindaki biri Exo'ya bir sey dese hakkini yedirtmem. Grupla bir sorunum yok cunku.
— BTS THE KINGS OF DAESANGS (@rarajv) July 7, 2018
EXO ve BTS üyelerinin kendi aralarında husumeti olmadığını söyleyen Blue Sky, düşüncelerini şöyle açıklıyor:
Sadece EXO değil başka fandomlar arasında da bu tür gerilimler yaşanıyor. Bu bir nevi fanların popülerlik yarışı. Umarım bir gün son bulur.
Bu tip tartışmaların hayran grupları arasında yaşanan ufak çaplı şeyler olduğunu söyleyen Tata, bunların büyütülmemesi gerektiğini ama büyütüldüğünü söylerken, Ece de net biçimde ifade ediyor düşüncelerini:
Hayranlar arasında geçen gerilimin çok saçma ve çocukça olduğunu düşünüyorum.
Fandomların çekişmelerinin, başarı yarıştırma isteğinden kaynaklandığını söyleyen Büşra ise BTS'in küresel arenada yakaladığı başarı sayesinde artık K-pop'un da dışında tutulmaya başladığını aktarıyor.
Tüm bunların ışığında, gerek dayanışmaları gerekse rekabet ve tartışmalarıyla K-pop yıldızlarının dünya çapındaki önlenemez yükselişi sürüyor. Kimi zaman protestolarda kimi zaman da kültür endüstrisine dair tartışmalarda karşımıza çıkan bu akımın toplum üzerindeki etkileri ise göz ardı edilemez. Pek çok kesimden süpekülatif eleştiriler gelse de K-pop takipçilerinin kendilerine yönelik algıyla ilgili mesajı net:
Umarız bize, gruplara ve K-pop’a karşı bu önyargı yakın zamanda son bulur ve bizler de özgürce sevdiğimiz müziği dinleyebiliriz.
© The Independentturkish